3. Hukuk Dairesi 2014/4619 E. , 2014/12071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2013
NUMARASI : 2010/323-2013/525
Taraflar arasında görülen menfi tespit-istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafça müvekkili şirketin Ankara’nın muhtelif semtlerinde bulunan işyerlerindeki elektrik sayaçlarından kaçak elektrik tüketildiği iddiasıyla 185.508,96 TL tutarında kaçak elektrik kullanım cezası tahakkuk ettirildiğini, bu bedel ödenmediği takdirde elektriğin kesileceği yönünde yapılan ihtardan dolayı müvekkili şirketin davalı tarafla 21.01.2004 tarihli protokol imzalayarak ihtirazi kayıtla bu cezayı taksitler halinde ödemeyi kabul ettiğini, müvekkili şirketin kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığını belirterek, 185.960,00 TL borçlu olmadığının tespitine, fazladan ödenen 10.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15.12.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 259.508,63 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacı işyerinde yapılan incelemede EPMH Yönetmeliğinin 13. maddesinde tarif edilen kaçak elektrik kullanma fiilinin işlendiğinin tespit edildiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/462 Esas sayılı davada davacı vekili esas davada da ileri sürülen hususlarla, protokol kapsamında ödenen 73.048,55 TL’nin 57.000,00 TL’sinin reeskont faiziyle birlikte istirdatını talep etmiştir.
Birleşen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/213 esas sayılı davada davacı vekili, esas davada dava konusu edilen gerekçelerle müvekkili şirketin davalı tarafından tahakkuk ettirilen 259.508,63 TL borcu olmadığının tespiti ile fazla ödenen 10.491,37 TL’nin reeskont faiziyle birlikte istirdatını talep etmiş, davalı vekili 15.12.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 185.508,96 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen davalarda davalı vekili davaların haksız olduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.
Mahkemece benimsenen 15.10.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda esas ve birleşen davaların reddine karar dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine 19.Hukuk Dairesinin 23.02.2010 tarih ve 2009/7209 E, 2010/1822 K sayılı ilamı ile " Mahkemece davalının itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususları karşılayacak şekilde bilirkişi kurulundan ek rapor veya yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak esas ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, bozma sonrası alınan 23.06.2011 tarihli ilk bilirkişi kurulu raporunda ve ek raporda, davacının talebinin haklı olmadığı davalı tarafça kendisinden talep edilenden daha fazla borcu olduğu açıklanmıştır. Bu raporun yeterli görülmemesi üzerine mahkemece bilgisine başvurulan ikinci bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 5.11.2012 tarihli raporda ise, dava konusu kaçak elektrik tutanaklarına ilişkin ayrı ayrı ve denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılmamış, önceki raporların hesaplama yöntemlerinin doğru olduğu vurgulanmakla yetinilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından her bir kaçak elektrik tutanağı için ayrı ayrı denetime elverişli şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, öncelikle dosyanın 5.11.2012 tarihli hükme esas alınan son raporu düzenleyen bilirkişi heyetine verilmesi, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 122 sayılı EPDK kararı hükümlerine göre her bir kaçak elektrik tutanağı için ayrı ayrı hesaplanması ve davacının rapora itirazlarının da karşılayacak şekilde denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, önceki bilirkişi raporunun hesabının doğru olduğunu vurgulamakla yetinen denetime elverişsiz yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.