21. Hukuk Dairesi 2006/7928 E. , 2007/7005 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk ( İş) Mahkemesi
Tarih : 30.3.2006
No : 312-213
Davacı davalı işveren nezdinde 1.3.1996-1.10.2001 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların 15.05.1997-03.10.1997; tarihleri arasındaki istemin kabulüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının 15.05.1996 ile 30.09.1996 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tesbiti istemine gelince;.
Mahkemece, tanık sözlerine dayanılarak istemin kabulüne karar verilmiştir
Yapılan incelemede davalı işverence davacının 01.07.1996 tarihli işe giriş bildirgesi ile 1996 yılı ağustos ayında 10 gün, eylül ayında 10 gün, eylül ayında 1 gün çalışmasının ve 30.09.1996 tarihinde çıkışının bildirildiği, tekrar 15.07.1997 tarihinde işe girişinin bildirildiği ve 1997 yılı ağustos ayında 10 gün, eylül ayında 10 gün, eylül ayında 1 gün, ekim ayında 1 gün çalışmasının bildirildiği, 15.10.1997 tarihinde çıkışının verildiği işverence ücret bordrolarının mahkemeye ibraz edildiği, dönem bordrolarının bu bildirime uygun olarak tanzim edildiği, davcının ücret tediye bordrolarında imzasının bulunmadığı görülmektedir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten davalıya ait iş yeri ile ilgili kuruma verilen 1996/2 ve 3 dönem bordrolarında davacıdan başka çalışan bulunmamaktadır. Mahkemece zabıta marifeti ile tesbit edilen kale restoran iş yerinde 1996/1 ve 2 dönemde çalışması kuruma bildirilen Ş.A. ’nın tanık olarak alınan beyanında davacıyı tanımadığını 1996 yılında davalıya ait iş yerinde çalışması ile ilgili bilgisinin olmadığını beyan etmiş, yine aynı iş yerinde 1996/3 döneminde çalışması kuruma bildirilen S.A. ise beyanında 1995-1995 yılları itibari ile davacının davalıya ait iş yerinde çalışması ile ilgili bilgisinin bulunmadığını, davacıyı görmesi halinde hatırlayabileceğini beyan etmiş olması edeniyle mahkemece eksik araştırma ile sonucu gidilmiştir.
Yapılacak iş; öncelikle tanıklardan S.A. ’a davacı da gösterilerek tekrar beyanına başvurmak, ayrıca Muhtarlık marifetiyle işyerine 1996 yılında komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tesbit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı O. H."ya iadesine, 24.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.