Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1999-2001 yılları arasında 8"er aylık sürelerle toplam 24 ay hizmet sözleşmesine bağlı olarak asgari ücretle çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalı K. Apartmanı Yöneticiliği işyerinde 1999, 2000 ve 2001 yıllarında sekiz aylık sürelerle hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen kalorifercilik çalışmalarının tesbitini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hizmet tesbiti davaları sonuçta, tesbiti istenilen süreye ilişkin sigorta primlerinin tahsili istemini de içerdiğine göre, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesinin açık hükmü de dikkate alındığında, bu yolda yapılacak işlemin sonradan işverenin hak alanını da ilgilendireceği açıktır. Hal böyle olunca da bu tür davalarda işverenin de taraf bulunması doğal ve hatta zorunludur. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 04.10.2000 gün ve E. 2000/21-1241, K.2000/1236 sayılı kararı da aynı esasları içermektedir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34. maddesi hükmü gereğince, kat malikleri, ana gayrimenkulun yönetimini kendi aralarından veya dışardan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye “Yönetici”, kurula da “Yönetim Kurulu” denir. Ana gayrimenkulun sekiz veya daha fazla bağımsız bölümü varsa, yönetici atanması mecburidir. Bu durumda, mevcut ise apartman yöneticisine veya yönetim kuruluna husumet yöneltilmesinin gerektiği açıktır. Öte yandan, anılan madde hükmü gereğince, bağımsız bölümü sekizden daha az olan apartmanlarda, yönetici atanması zorunluluğunun bulunmadığı ve bu gibi hallerde de, mevcut ise apartman yöneticisine husumet yöneltilmesine yasaca cevaz bulunmadığı göz önünde tutularak, işveren olarak apartmanın bağımsız bölüm maliklerinin tümüne husumet yöneltilmesi zorunludur.
Somut olayda, çalışıldığı iddia olunan apartman işyerinin kaç bağımsız bölümden oluştuğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Apartman yöneticisi olarak dava dilekçesi ile duruşma günü kendisine tebliğ edilen dava dışı A.T. isimli kişi, mahkemeye verdiği 21.03.2003 havale tarihli dilekçesinde, kendisinin apartman yöneticisi olmadığını, ayrıca apartmanlarında bir yönetim oluşmadığını ve bir yönetici seçilmediğini bildirmiştir. Hal böyle olunca, davacının çalıştığını iddia ettiği apartmana ait tapu kayıtları ile defterler getirtilerek, apartmanın kaç bağımsız bölümden oluştuğu, usulüne uygun yönetici veya yönetim kurulu seçilip seçilmediğinin araştırılması, yönetici veya yönetim kurulunun seçilmediğinin saptanması halinde, bağımsız bölüm maliklerinin tümünün davaya yöntemince dahil ettirilmesi için davacıya süre verilmesine, davaya dahil edilen bağımsız bölüm maliklerinin davaya karşı diyecekleri ve delilleri sorulup varsa delilleri toplanılmak ve bu konuda yeterli ve gerekli araştırma yapılarak, uyuşmazlık hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde çözümlenip, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.