11. Hukuk Dairesi 2015/8526 E. , 2016/4085 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/10/2014 tarih ve 2014/423-2014/890 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin çeşitli tarihlerde kredi kullandığını ve yeniden yapılandırma yaptığını, bu kredi ve yapılandırmalar esasında kesintiler yapıldığını, bu kesintiler ilişkin olarak müvekkilinin bilgilendirilmediğini, 30.05.2008 tarihinde kullandığı 50.000,00 TL"lik kredi için masraf adı altında 1.438,44 TL, 01.06.2009 tarihinde kullanılan 50.000,00 TL"lik kredi için masraf adı altında 1.050,00 TL, 03.09.2010 tarihinde kullanılan 150.000,00 TL"lik kredi için masraf adı altında 3.538,42 TL, 06.09.2011 tarihinde kullanılan kredi taksidi için masraf adı altında 856,50 TL, 16.10.2012 tarihinde kredi öteleme masrafı adı altında 944,92 TL, 17.04.2013 tarihinde kredi öteleme için masraf adı altında 1.260,00 TL kesintier olmak üzere toplam 9.088,28 TL kesinti yapıldığını,bu kesintilerin 4077 sayılı Yasa"nın 10 ve 6. maddelerine aykırılık teşkil ettiği belirterek şimdilik 600,00 TL"nin davalı bankadan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesine talep ve dava etmiş olup, yargılama sırasında davasını 7.099,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüketici sıfatına sahip olmadığını, söz konusu kesintilerin sözleşme gereği yapıldığını ve iadesinin gerekmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın sunmuş olduğu hizmetlere karşılık ücret talep etme ve talep ettiği ücretlerin miktarını serbestçe belirleme yetkisi bulunduğu, ancak davalı bankanın sunacağı hizmetler karşılığında ne miktarda veya ne oranda ücret talep edeceği hususunda davacıya hiçbir açıklama veya bilgilendirme işleminde bulunmadığı, davacı tarafından imzalanan sözleşmede bu ücret miktarları ne olursa olsun itiraz etme hakkının kullanılmayacağı yönünde hakkın doğumundan önce feregat işlemi uygulandığı bu durumun hukuken mümkün bulunmadığı; davalı bankanın yapmış olduğu kesintilerin hangi hizmet veya hizmetler karşılığında yaptığını izah ve ispat edemediği, bu nedenle davalı banka tarafından komisyon adı altında yapılan toplamda 7.099,92 TL kesintinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığı için davacıya iadesinin gerektiği, sigorta, BSMV ve faiz kesintilerinin ise yasal dayanakları bulunduğundan iadesinin gerekmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı banka tarafından davacıya kullandırılan krediler nedeniyle masraf adı altında tahsil edilen ücretin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 26/08/2010 tarihli kredi sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olup, anılan Kanun"un genel işlem koşullarına ilişkin hükümleri bu sözleşmede nazara alınmayacaktır. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 1. maddesinde ""Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir."" hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece söz konusu kredi sözleşmesi ve tüm eklerinin getirtilerek sözleşme hükümlerinin ele alınması, davalı bankadan davacıdan komisyon ve diğer masraflar adı altında tahsil edilen tutarın neleri kapsadığına ilişkin açıklama istenmesi, bankanın açıklamasından sonra Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında da vurgulandığı üzere bu hususta emsal banka uygulamaları da araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı hususunda bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.