Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/572
Karar No: 2019/2273

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/572 Esas 2019/2273 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/572 E.  ,  2019/2273 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... ... Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 02/04/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... ... Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. ..., davalı ... vekili Av.... ve davalı ... Yönetimi vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili 05.12.2012 tarihli dilekçe ile; ... ilçesi, ... köyünde bulunan 161 ada 105 parsel, 164 ada 107 ve 108 parsel sayılı taşınmazların ormanda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 10.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 23.07.2014 tarihli dilekçe ile; 164 ada 107 (eski 1748 ada 1) parsel sayılı taşınmazın tamamının, 164 ada 108 (1745 ada 1) parselin ½ payının müvekkili şirkete ait olduğunu tespit ettiklerini, anılan taşınmazlar yönünden tazminat istediklerini belirtmiştir. 30.01.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle davalarını 164 ada 108 parselin yarısı, 164 ada 107 parselin tamamı yönünden ıslah ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup toplam 1.210.746,01.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili isteminde bulunmuştur.
    Davalı vekili; davanın ... Yönetimi ve Hazine aleyhine açılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Dahili davalı ...; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; .... 161 ada 105, 164 ada 107 ve 108 parsel sayılı taşınmazlar hakkında dava açıldıktan sonra, yargılama sırasında 164 ada 107 parsel sayılı taşınmazın tamamı, 164 ada 108 parselin ½ payı yönünden tazminat istendiği, bu durumda kısmi feragatin sözkonusu olduğu, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/590 Esas sayılı davasında 161 ada 105 parselin tespit edilen değeri ile 164 ada 108 parselin dava dışı bırakılan diğer yarısının bedeli bakımından davanın kısmen reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1.210.746,01.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacı şirkete verilmesine karar verilmiş, davacı vekili tarafından Hazine yararına takdir edilen 50.965,20.-TL vekalet ücreti yönünden, dahili davalı ... vekili tarafından esasa ilişkin temyiz edilmesi üzerine Dairenin 22/02/2018 tarih ve 2017/8359 – 2018/1296 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 319 parsel sayılı 105.400 m2 yüzölçümündeki taşınmazın zeytinlik, kestanelik ve fundalık niteliği ile kadastro yoluyla 10.05.1963 tarihinde Mehmet ve ... ... adlarına eşit paylarla tescil edildiği, 17.09.1970 tarihinde ifraz yoluyla 976 ve dava dışı parsellere gittiği, 101.400 m2 yüzöçümlü 976 parselin bir bölümünün 14.01.1994 tarihinde bedelsiz terk edildiği cinsininde 14.02.1994 tarihinde arsa olarak düzeltildiği, daha sonra ifraz yoluyla 1745 ada 1, 1748 ada 1 ve dava dışı parsellere gittiği,1745 ada 1 (yeni 164 ada 108) parsel sayılı 9.157,86 m2 yüzöçümlü taşınmazın 1/2"sinin 20.06.1997 tarihinde satış yoluyla ... İnşaat San. A.Ş."ye geçtiği, beyanlar hanesine 25.09.1995 tarihinde 2/B şerhi konulduğu, 1748 ada 1 (yeni 164 ada 107) parsel sayılı 4.116,50m2 yüzölçümündeki taşınmazın arsa niteliği ile 1/2sinin 07.06.1995 tarihinde, 1/2sinin 20.06.1997 tarihinde satış yoluyla ... İnşaat San. AŞ"ye geçtiği, beyanlar hanesine 25.09.1995 tarihinde 2/B şerhi konulduğu, Maliye Bakanlığı ve ... Bakanlığı tarafından açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/795 E. - 1998/1542 K. sayılı ilamıyla 1745 parseldeki ½ payın, 1748 ada 1 parselin tamamının ... sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kayıtlarının iptaline ... niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 22.12.2000 tarihinde kesinleştiği, 1745 ada 1 parsele ilişkin infaz işleminin 14.01.2003 tarihinde yapıldığı, 1748 ada 1 parsele ilişkin infaz işleminin ise 10.12.2001 tarihinde yapıldığı, ... İnşaat San. AŞ"nin 15.10.2010 tarihli olağan kurul toplantısında ... ... Otomotiv San. Tic. Şti"ye malvarlığıyla birlikte devrolunduğu, davacı şirketin 09.10.2012 tarihli dilekçe ile 6292 sayılı Kanunun 7.maddesi uyarınca iade isteğiyle yaptığı başvurunun ... Mal Müdürlüğünce 12.10.2012 gün 1188 sayılı yazı ile reddedildiği, eldeki davanın 05.12.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; Tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Anılan Kanun maddesinde düzenlenen sorumluluk, objektif (kusursuz) sorumluluk olup, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esas olup, bu süre ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/795 E. – 1998/1542 K. sayılı kararının kesinleştiği tarih olan 10.12.2001 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
    Özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde yasanın kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir. Yani bir hakkın ileri sürülebilmesine engel nitelikte ve davalının borcu, özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına olanak veren bir hak niteliğindedir. Bu nedenle, zamanaşamı hukukî niteliği itibariyle, maddî hukuktan kaynaklanan bir def"i olup; usûl hukuku anlamında ise, hakkın yerine getirilmesine engel bir savunma aracıdır.
    Yukarıda açıklanan tüm olgular ışığında somut olaya bakıldığında, ... ve Su İşleri Bakanlığına husumet yöneltilerek dava açılmış ise de bu durum temsilcide yanılma niteliğinde olup, mahkemece Hazine davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlandığı, davalı ... vekili tarafından cevap süresi içinde zamanaşımı definde bulunulduğu ve zamanaşımı süresinin dava tarihinden önce 10.12.2011 tarihinde dolduğu anlaşıldığından, davanın esasa girilmeden bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, Medenî Kanunun 1007. maddesi uyarınca, Devletin objektif sorumluluğuna dayalı olarak açılan temyize konu davada, TBK"nın 146. maddesindedüzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
    Diğer taraftan kabule göre de davacı vekili dava dilekçesinde 161 ada 105, 164 ada 107 ve 108 parsel sayılı taşınmazların tamamı yönünden 10.000.-TL tazminat isteminde bulunmuş olup anılan miktar üzerinden harç ödemiştir. Keşiften sonra 23.07.2014 tarihli dilekçe ile; 164 ada 107 (eski 1748 ada 1) parsel sayılı taşınmazın tamamının, 164 ada 108 (1745 ada 1) parselin ½ payının müvekkili şirkete ait olduğunu tespit ettiklerini, anılan taşınmazlar yönünden tazminat istediklerini belirtmiştir. 30.01.2015 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle de davalarını 164 ada 108 parselin yarısı, 164 ada 107 parselin tamamı yönünden ıslah ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup bu yerler için toplam 1.210.746,01.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili isteminde bulunmuştur. Tazminat istemine konu olmayan 161 ada 105 parselin tamamı ile 164 ada 108 parselin ½ payının değeri üzerinden ayrıca harç ödenmediği halde 161 ada 105 parselin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/590 Esas sayılı davasında tespit edilen değeri ile 164 ada 108 parselin dava dışı bırakılan diğer yarısının bedelinin toplamı üzerinden davalı ... yararına 50.965,20.-TL vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru değildir.”denilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından esasa yönelik davalı ... tarafından ise vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamına, dava konusu taşınmazların kesinleşen ... tahdidi içinde kaldığı, Hazine adına ... sınırı dışına çıkarılan yerlerden olmadığı, taşınmazların ... olması nedeni ile tapularının iptaline karar verildiği, 6292 sayılı Kanunun 7/4 maddesinde belirtilen koşulların somut olayda gerçekleşmediği bu sebeple bu maddeye dayanarak istenen tazminat talebinin reddi gerektiği, TMK’nın 1007. maddesine göre istendiği düşünüldüğünde de alacağın zamanaşımına uğradığı belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna, davalılar aleyhine takdir edilen vekalet ücretinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.037,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
    02/04/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi