3. Hukuk Dairesi 2014/7254 E. , 2014/12278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAYSERİ 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2011/216-2013/306
Taraflar arasında görülen adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı asil N.. D.. ve vekili Av. H. Ö. ile aleyhine temyiz olunan davalılardan S.. F.. geldi. Gelen davacı ve vekili ile davalının sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.
Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; kardeş olan davalıların, diğer davalı şirketin ortakları olduğunu, müvekkilinin inşaat teknikeri olup aynı zamanda davalılardan C.. F.."in kayınpederi olması nedeniyle bir süre davalılarla ortak olarak termal oteller işlettiğini, toplamda 105.000 Euro"nun müvekkili tarafından işletilen otellerin tadilat ve diğer işleri için harcandığını, müvekkilinin 2007 yılında ortaklıktan ayrıldığını, ancak davalıların müvekkiline davalı şirketten %25 pay ve işletilen 2.otelin bedelinin verileceği vaat etmelerine rağmen bugüne kadar edimlerini yerine getirmediklerini ileri sürerek; öncelikle taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin tespitini, sonrasında ise adi ortaklığın tasfiyesi ile müvekkiline ait kar payı ve sermaye payının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket ve S.. F.. vekili cevap dilekçesinde; davacının, bir süre müvekkili şirketin temsilcisi ve müdürü olarak görev yaptığını, ancak taraflar arasında iddia edildiği gibi adi ortaklık ilişkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı C.. F.., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davacının, davalı şirkette sadece müdür sıfatı ile bir dönem görevlendirilmiş olduğu, davacının iddia ettiği adi ortaklık ilişkisinin varlığının sadece tanık beyanları ile ispatının mümkün ve yeterli olmadığı, davacı ile tüm davalılar arasında adi ortaklık tesis edildiğine dair taraflarının açık veya örtülü şekilde yazılı veya sözlü bir sözleşme, irade açıklaması ya da irade uyuşmasının varlığının kesin delillerle ispat edilemediği, davalılar tarafından davacıya davalı şirketteki paylarından bir kısmını devretmeyi vaat ettikleri iddiası yönünden de TTK. 520.maddesindeki şirketin pay devrinin usul ve esaslarına ilişkin amir hüküm gereğince pay devri ya da vaadinin hukuken geçerli olabilmesi için bu konudaki sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış ve imzalarının da noterlikçe onaylanmış olmadıkça ilgilileri arasında dahi hüküm ifade etmediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; davacı ile davalı şirket ve bu şirketin ortakları olan diğer davalılar ile arasında termal otel işletilmesi için kurulan adi ortaklığın tespiti, buradan çıkarılacak sonuca göre adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir.
Kural olarak, adi ortaklık ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında, adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispat yükü iddia eden düşer. Bu iddiayı ileri süren taraf, adi ortaklık ilişkisi bir sözleşme olduğundan, iddiasını HMK. md.200 gereğince senet (kesin delil) ile ispat etmelidir. Ancak, senetle ispatı gereken adi ortaklık sözleşmesi, bunun hakkında bir delil başlangıcı var ise tanıkla ispat edilebilir(HMK. md.202).
Somut olayda; davacı, koymuş olduğu sermayenin ispatı için davalılardan C.. F.."in el yazısı ile 20 Ocak 2005 tarihli ajanda sayfası üzerine yazmış olduğunu ileri sürdüğü “N.. D.. den Alınan Otel için sarf edilen alacağı” başlıklı belgeye delil olarak dayanmış ancak mahkemece bu belge üzerinde bir inceleme yaptırılmamıştır.
Bu durumda, mahkemece; öncelikle bu belge aslının davacı tarafça mahkemeye sunulmasının sağlanması, sözü edilen yazıların davalı C."e ait olup olmadığının saptanmasına yönelik olarak HMK"nun 171.maddesi gereğince davalıya "isticvap" davetiyesi çıkarılması, davalı tarafından davete uyulması ancak yazının kabul edilmemesi halinde belgedeki yazının kendisine oturarak ve ayakta yazdırılması, ayrıca resmi kurum ve kuruluşlardan davalı C."in el yazısının bulunduğu belgeler saptanıp getirtilerek uzman bilirkişi kurulundan delil olarak dayanılan belgedeki yazıların davalıya ait olup olmadığı yönünde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan deliller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.