Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7210
Karar No: 2016/6253

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/7210 Esas 2016/6253 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/7210 E.  ,  2016/6253 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 12.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ... ile diğer taraftan davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;

K A R A R

Davacı vekili 15.03.2012 tarihli dilekçe ile, Pendik Kadastro Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararı uyarınca, vekil eden adına ½ payla kayıtlı ... köyü 234 parselden ifraz edilerek oluşan 834, 835, 836 ve 837 sayılı parseller ile yine vekil eden adına ½ payla kayıtlı ... köyü 236 parselden ifraz edilerek oluşan 839, 840, 841 ve 842 parsel sayılı taşınmazların ... adına tesciline karar verildiğinden mülkiyet hakkının hiçbir bedel ödenmeksizin ihlâl edildiği iddiasıyla müvekkilinin hissesine isabet eden zararının 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 74.001,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren ve 3.554.866,95.-TL"nin ise ıslah tarihi 23/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Dosyadaki kanıt ve belgelerden; yörede yapılan tapulama sırasında ... köyü 234 parsel sayılı 67360 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tarla ve çalılık niteliğiyle Haziran 1949 tarih 20 numaralı tapu kaydına dayalı olarak 1964 yılında ... ... ve ... ... adlarına tespit edildiği, ... ... ve ... itirazları kadastro komisyonunun 31.08.1988 tarih 4 numaralı kararı ile reddi üzerine ... ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde kadastro tespitine itiraz edildiği, yine ... köyü 236 parsel sayılı 147.640 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tarla ve çalılık niteliği ile 33, 34 ve 35 numaralı vergi kaydı uygulanarak ... ve .. ... adlarına tesbit edildiği, ... ... ve ... taraf olmadığı gerçek kişiler arasında görülen dava sonucu Tapulama Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı kararı ile ... ... ve ... ... adlarına tescile karar verilip daha sonra 1985 yılında yapılan satış sonucu 1/2 pay oranı ile ... ... ... ve ... ... adlarına tescil edildiği, Orman Yönetiminin 20.06.1988 tarihinde taşınmazın orman sayılan yer olduğundan tapu kaydının iptali isteği ile dava açtığı, anılan davalar ile 234 sayılı parsel hakkında ... ... ve arkadaşları tarafından 14.10.1985 tarihinde açılan orman tahdidine itiraz davasının birleştirildiği, yargılama sırasında yörede 2924 sayılı Kanuna göre kadastro çalışması yapıldığı, 234 parsel sayılı taşınmazın 834, 835, 836, 837 ve 838 sayılı parsellere, 236 sayılı parselin ise 839, 840, 841 ve 842 parsellere ifraz gördüğü, ... Kadastro Mahkemesinin 13/04/2005 gün ve .../...-.. sayılı ilamıyla davanın kısmen kabulüne, 234 parselden ifrazen gelen 837 parsel sayılı 46237 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman niteliği ile ... adına, 836 parsel sayılı 5430 m2 yüzölçümlü taşınmazın 2/B madde alanı olduğundan ... adına, 834 parsel sayılı 2755 m2 ve 835 parsel sayılı 12936 m2 yüzölçümündeki taşınmazların eşit paylarla ... .... adlarına tesciline, 236 parselden ifrazen gelen 842 parsel sayılı 56656 m2 yüzölçümündeki taşınmazın orman niteliği ile ... adına, 841 parsel sayılı 13856 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 2/B madde alanı olduğundan ... adına, 838 parsel sayılı 66998 m2, 839 parsel sayılı 1268 m2 ve 840 parsel sayılı 8890 m2 yüzölçümündeki taşınmazların da yine eşit paylarla ... ... adlarına tesciline karar verilmiş, ... ... ve ... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/12/2007 gün ve .../... E. - ... K. sayılı ilâmıyla 836 ve 841 sayılı parselle ilgili hüküm orman niteliğiyle ... adına tescil edilmek üzere düzelterek onandığı, 834, 835, 838, 839 ve 840 sayılı parseller yönünden bozulduğu, davalıların karar düzeltme taleplerinin ise Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 02/07/2008 tarihinde reddedilerek 836 ve 841 parsel yönünden hükmün kesinleştiği, bozma üzerine yapılan yargılama sonucu ... Kadastro Mahkemesinin 18/11/2009 gün ve .../... E. - ... K. sayılı ilâmıyla 834, 835, 838, 839 ve 840 sayılı parsellerin orman niteliğiyle ... adına tesciline aynı yer 836, 837, 841 ve 842 sayılı parsellerin orman niteliğiyle ... adına tesciline ilişkin önceki karar kesinleşmekle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği, hükmün katılan ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin .... gün ve ..../... E. - ... K. sayılı ilâmıyla 834, 835, 839 ve 840 sayılı parseller yönünden onandığı, 838 sayılı parsel yönünden bozulduğu, tarafların karar düzeltme taleplerinin ise Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 05/10/2010 tarihinde reddedilerek 834, 835, 839 ve 840 sayılı parseller yönünden hükmün kesinleştiği, ikinci bozma kararı üzere yapılan yargılama sonucunda .... Kadastro Mahkemesinin 02/03/2011 gün ve .../...-... sayılı ilamıyla 838 parsel sayılı taşınmazın katılanlar ... ve ... ... adlarına ½’şer pay ile tapuya tescillerine karar verildiği hükmün, ... ve ... ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin .... gün ve ..../.... E. - ... K. sayılı ilâmıyla onandığı anlaşılmıştır.
Mülkiyet hakkı Anayasanın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan kanunlarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Kanun ile değişik Anayasanın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; Tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için ... aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, 236 parselin ½ payla davacı adına kayıtlı iken orman vasfında olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptal edildiği, her ne kadar Devlet Ormanlarının özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tesbiti düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adına oluşturulduğu, daha sonra satış ile davacının pay sahibi olduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği ve zararın tapunun iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarihte oluştuğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, niteliği arazi olarak belirlenen 236 parselden ifrazen oluşan 839 ve 840 parsel sayılı taşınmaz için değerlendirme tarihinin 05/10/2010, 841 ve 842 parsel sayılı taşınmazlar için ise 02/07/2008 alınması gerekirken, değerlendirme tarihini dava tarihi olarak kabul eden bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Bundan ayrı, keşif sırasında bilgisine başvurulan İnşaat Mühendisi ... ..., Ziraat Mühendisi ... ... ve Mülk Bilirkişi ... ... rapor ve ek raporlarında değerlendirme tarihi olarak dava tarihi esas alınarak 236 parselden ifrazen oluşan parsellerin davacının hissesine düşen değeri belirlenmiş, mahkemece belirlenen bu değer üzerinden hüküm kurulmuştur. 234 parselden ifrazen oluşan 834, 835, 836 ve 837 parsel sayılı taşınmazların değeri konusunda bilirkişilerce değerlendirme yapılmadığı gibi mahkemece 234 sayılı parselden gelen taşınmazlarla ilgili tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi gereğince hâkim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı dava dilekçesinde, 234 sayılı parselden gelen taşınmazlarla ilgili de tazminat talep etmiştir. Mahkemece, bu istem hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100,00.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Hazineye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 02/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.






Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi