4. Hukuk Dairesi 2012/4044 E. , 2013/2711 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı .... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/02/2008 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 01/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, davacılar desteğinin sulama kanalına düşüp boğulması sonucu vefat etmesinden dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece işin esası incelenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalı sulama birliği başkanının sulama kanalı ve çevresinde gerekli koruyucu önlemleri almamasından dolayı küçük yaştaki desteklerinin sulama kanalına düşüp boğulduğunu, davalının aynı zamanda sulama kanalının yanından geçtiği tarlanın da sahibi olduğunu belirterek, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, sulama kanalındaki suyun miktarı ve tahliyesinden sorumlu olmadığını, olayda bir kusurunun bulunmadığını, birlik başkanı olarak sorumlu ise davanın tüzel kişilik aleyhine açılması gerektiğini, ceza davasında tüzel kişi temsilcisi olarak sorumlu tutulduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davalının 2/8 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan sulama birlikleri, 6200 sayılı "DSİ Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun, 1580 sayılı Belediyeler Yasası, 442 sayılı Köy Yasası ve 5442 sayılı İl İdaresi Yasası"nda yer alan düzenlemelerle yönetilmektedir. Sulama birliklerine ait tesislerin yapımı, bakım ve onarımları Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılmakta ve giderleri de aynı Genel Müdürlük bütçesinden karşılanmaktadır. Bu nedenlerle davalı sulama birliği kamu kurumu niteliğindedir. Dolayısı ile bu sulama birliklerinin başkanlarının da kamu görevlisi olarak kabul edilmesi gerekir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır.(T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davaya konu edilen olayda; .... Sulama Birliği başkanı olan davalının, sulama kanalı ve çevresinde gerekli koruyucu önlemleri almamasından dolayı, davacıların küçük yaştaki desteklerinin sulama kanalına düşüp boğularak vefat ettiği ileri sürülmüş, davalı sulama birliği başkanının görevi sırasında ve görevi nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu tutulması istenmiştir.
Anayasa"nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası"nın 13/1 maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. Kamu görevlisi aleyhine adli yargı yerinde dava açılamayacağına göre kamu görevlisi hakkında adli yargıda açılan tazminat davasında kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekir. Mahkemece husumetten ret kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun olmadığından bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/02/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle dairemizin bozma kararına katılmıyorum. 18/02/2013