3. Hukuk Dairesi 2020/6515 E. , 2021/5902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine; asıl ve birleşen davalar yönünden dava değeri duruşma sınırının altında olduğundan duruşma isteminin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin evrak üzerinden yapılmasına karar verilerek dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; davalı ..."ın babası olduğunu, ... İlçesi ... Köyü kütük ..., parsel 16"da kayıtlı taşınmazı kardeşi ..."ın parça parça ... ve ..."ın mirasçılarından satın aldığını, tarlanın pazarlık işlemlerinin dava dışı ... ve ... ile davalı babası ... arasında yapıldığını, paraları davalının ödediğini, satışa ilişkin Beydağ Tapu Müdürlüğünde satış işlemlerinin yapıldığı sırada ..."a ödenecek olan paranın 2.500 TL eksik olduğu için davalının kendisine eksik olan parayı ödemesini söylediğini, borç olarak eksik olan parayı dava dışı satıcı ..."a davalı adına ödediğini, yine taşınmaz hissedarlarından ..."a ödenmek üzere borç olarak davalı adına 11.000 TL taşınmaz bedelini aracı dava dışı ..."a verdiğini, ...’ın ..."ın izni ve muvafakati doğrultusunda hissedar satıcı ..."a teslim ettiğini, davalıdan 13.500 TL alacaklı olduğunu, alacağını müteaddit defalar istemesine rağmen davalıdan alamadığını, alacağının tahsili için Beydağ İcra Müdürlüğü"nün 2012/60 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davalının itiraz ettiğinden takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamını ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davacı birleşen davada; davalı ..."ın kardeşi olduğunu, Beydağ İlçesi Alakeçili Köyü kütük 16, Parsel 16, aynı köy parsel 660 da kayıtlı taşınmazların hissedarı olan ...’dan bu taşınmazlardaki tüm haklarını davalı kardeşi ...’a devretmek üzere 19/01/2008 tarihli harici sözleşme yapıldığını, ..."a tapuda imzalar atılırken borç olarak 23.000 TL"yi davalı adına ödediğini, alacağını müteaddit defalar istemesine rağmen 18.350 TL’sinin ödenmediğini, 18.350 TL"nin tahsili için Beydağ İcra Müdürlüğü"nün 2012/59 esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının haksız ve kötü niyetle borca itiraz ederek takibi durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamını ve %40 icra inkar tazminatını talep etmiştir.
Davalılar; ayrı ayrı davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davacının asıl davasının ve birleşen 2012/717 esas sayılı davasının reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hükmün davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 22/11/2018 tarih 2016/29841 esas 2018/11034 karar sayılı ilamı ile taraf vekillerinin sair temyiz itirazları incelenmeksizin " Taraflar arasında sözleşme ilişkisi mevcut olmayıp davalılar savunmaları karşısında bu ilişkinin kapsam ve niteliğini ispat yükü davacıdadır. Bütün bu olgular gözetildiğinde davacı iddiasını yasal delillerle ispatlamak zorundadır. Ancak, davacı taraf dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"ya göre dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığından bu delili kullanması mümkün değildir. O halde mahkemece, taraf delilleri değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yemin deliline dayanmayan davacıya bu hakkı hatırlatılarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. " gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece taraflar arasında sözleşme ilişkisinin mevcut olmadığı, bu bakımdan ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını yasal delillerle ispatla yükümlü olduğu, yemin deliline açıkça başvurulmadığından dava değeri ve uyuşmazlık miktarı itibariyle davacının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyaya ihbar olunanlar ... ile ....."ın 20/06/2012 tarihli belge başlıklı belgenin HMK 202/2. madde uyarınca yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği, bu durumda tanık delilinin hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla iddiasını usule uygun ispatlayamayan davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, karz akdine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
6100 sayılı HMK m.189/3 maddesi " Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz." hükmünü amirdir. Aynı Kanunun 200/I maddesine göre, senetle ispat kuralına göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. 200/II. maddesinde de “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir. Yine Aynı Kanunun 201. maddesinde de; "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler …(2012 yılı için 2.500TL) liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." denilmekte; HMK’nın 203. maddesinde ise hangi hâllerde tanık dinlenebileceği açıklanmış olup,
"a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkansızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hallerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hali." şeklinde düzenlenmiştir.
Dosya arasında bulunan nüfus kayıtlarına göre asıl dosyada davalı ... davacının babası, birleşen dosyada davalı ... ise davacının kız kardeşidir. Bu itibarla, HMK"nun 203/1-a bendi uyarınca tanık dinlenebileceği hususu tartışmasızdır. Davacı, iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiş ise de beyanlarının hükme esas alınamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde, mahkemece; HMK"nın 203. maddesi uyarınca iddiasını tanıkla ispat edebileceği dikkate alınarak, tüm tanık ifadeleri ve deliller birlikte değerlendirildikten sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince asıl ve birleşen davada karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.