Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/9735
Karar No: 2007/8068
Karar Tarihi: 15.05.2007

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/9735 Esas 2007/8068 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilmesini istedi. Mahkeme isteği kabul etti. Ancak, davalılar temyiz etti ve Mahkeme kararı bozuldu. Davacının, ortağı olduğu şirketle ilgisi son bulduğu tarih itibariyle zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı da sona ermiştir. Sosyal güvenlik sisteminde çifte sigortalılık mümkün değildir. Önceden başlayan ve devam eden sigortalılık geçerlidir. Mahkeme kararı, bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır. Kanun maddeleri; 1479 sayılı Yasa'nın değişik 24. ve 25. maddeleri, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 3-1/F maddesi.
21. Hukuk Dairesi         2006/9735 E.  ,  2007/8068 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Denizli 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 13/04/2006
    NUMARASI : 939-268

    Davacı,  15.4.2002 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının iptaline  karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı ile dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığın, hizmet akdine dayalı olarak çalışmaya başladığı 15.04.2002 tarihinden itibaren sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    Davacının, 9.1.2001 tarihinde kurulan A. Y. Turizm Limitet şirketin ortağı olması nedeniyle önceden gelen SSK’lı çalışmasının sona erdiği 8.2.2001 tarihini takiben 9.2.2001 tarihinden geçerli olmak üzere Bağ-Kur"a kayıt ve tescilinin yapıldığı, 15.4.2002 tarihinden itibaren ise yeniden SSK sigortalısı olarak çalışmaya başladığı limitet şirket ortaklığının 2.6.2004 tarihinde son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık Limitet şirketin ortağı bulunan ve bu nedenle zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılan davacının, hizmet akdine dayalı olarak çalışmaya başladığı tarihten itibaren, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığın sona erip ermeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa"nın değişik 24.maddesine göre, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılanlar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup sigortalılar; 24 nci maddenin (a) bendinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen sigortalılar ,ikinci grup sigortalılar ise; b,c,d,e,f,g, bentlerinde sınırlı olarak belirtilen şirket ortağı olan sigortalılardır. Hiç kuşkusuz bir kimsenin sigortalı sayılması için ön koşul yukarıdaki bentlerin öngördüğü koşullara sahip olma ile mümkündür. Sigortalı olma ön koşullarının (a) bendi ile diğer bentler arasında belirgin farklılıklar gösterdiği madde içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Şöyle ki, 24 nci maddenin (a) bendi dışında kalan b,c,d,e,f,g, bentlerde belirtilen sigortalılardan sayılmak için ön koşul b,c,d,e,f,g, bentlerde sayılan şirketler "ortağı" olmak yeterlidir. Başka bir anlatımla, şirket ortakları zorunlu Bağ-Kur üyesi olması için 24 nci maddenin (a)bendinin öngördüğü koşullara sahip olmaları zorunlu değildir.
    Aynı Yasa"nın değişik 25 nci maddesinin (d) bendinde; şirketlerle ilgisi kalmayanların çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği tarihten itibaren sigortalılıklarının sona ereceği hükmü öngörülmüştür. Oysa ,davacının ortağı olduğu limitet şirketle 2.6.2004 tarihinde ilgisini kestiği dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, “Çatışan sigortalılık sorununu” gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I.(F) bendinde “kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-kur kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. fıkralarında da bir kimsenin Bağ-kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır. Hal böyle olunca, davacının limited şirket ortaklığın sürdüğü dönemde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği giderek 506 sayılı Yasa"nın 3-1/F maddesinin varlığı karşısında, önceden süregelen ve devam eden zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemde Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı sayılmasına da yasaca ve hukukça olanak olmadığı açık-seçiktir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 ve 26.02.2003 gün ve E: 2003/21-627, K: 2003 99 sayılı kararları da bu doğrultudadır
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle önceden süregelen ve dava konusu dönemde de devam eden zorunlu Bağ-Kur sigortalığı mevcut olduğu halde ekonomik yönden baskın olduğundan bahisle SSK sigortalılığına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalıların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi