Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/10098
Karar No: 2007/8360

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/10098 Esas 2007/8360 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2006/10098 E.  ,  2007/8360 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul 1.İş Mahkemesi
    Tarih : 27.04.2006
    No : 395-252
     
    Davacı, murisi S.Ç."un sağlığında 3201 sayılı Yasa"ya göre Kuruma yapmış olduğu 22.02.2005 tarihli yurtdışı borçlanma talebinin geçerli olduğunun tesbitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin   kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının davalı Kurum’a borçlanma talebinde bulunduğu 22.02.2005 tarihinde 3201 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde değişiklik yapan 4958 sayılı Yasa’nın 56. maddesinin yürürlükte bulunmasına göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
    2 Dava, davacının murisi S.Ç.’un 1974-1979 tarihleri arasında Libya’da geçen çalışma süresinin 3201 sayılı Yasa uyarınca iki yıllık başvuru süresi aranmaksızın borçlanılabileceğinin tesbiti aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacının eşi S.Ç.’un yurtdışında geçmiş olan çalışma sürelerinin 3201 sayılı yasaya göre (4958 sayılı Yasa ile değişik şekline göre başvuru süresi kaldırılmış bulunduğundan) Türkiye’ye kesin dönüş tarihine bakılmaksızın borçlanabileceğinin tesbitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
    Davacının borçlanma işlemini yapabilmesi için ön koşul; borçlanılabilecek yurtdışında geçen fiili çalışmanın varlığıdır. Ancak böyle bir çalışmanın bulunması halinde davacının yurda kesin dönüş yaptıktan sonra iki yıl içinde davalı Kurum’a müracaat şartı aranmaksızın borçlanma yapabileceğinin tesbitine ilişkin davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilebiliir. Davacı tarafça borçlanma işlemine esas alınabilecek nitelikte yurtdışında geçen bir çalışmanın varlığı kanıtlanamaz ise artık davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ve açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından, dava şartı yokluğundan reddine karar verilecektir. Diğer yandan davacı yurtdışı hizmet borçlanması talebini süre yönünden reddeden kurum işleminin iptaliyle birlikte dava konusu yurtdışında geçen süreleri borçlanabileceğinin tesbitini de istemiştir. İstek hem işlemin iptalini hem de borçlanma yapabileceğinin tesbitini içerdiğine göre dava konusu sürelerde davacının yurt dışında çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması, çalışmış ise bu hususun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gerekir. 
    Diğer yandan mahkeme hükmü davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai karardır. Hüküm ile taraflar arasında uyuşmazlık esastan sona erer ve hüküm kesinleşince artık o uyuşmazlık hakkında aynı taraflar arasında yeri bir dava açılamaz. Taraflar arasında uyuşmazlık bir dava ile mahkeme önüne getirildikten sonra artık kamu yararı alanına girmiş demektir. Davanın çabuk  basit ve ucuz biçimde görülmesinde tarafların olduğu kadar toplumun (kamunun) da yararı vardır. Çabukluk, basitlik ve ucuzluk ilkesi bir Anayasa İlkesi haline getirilmiştir. Anayasanın 141/sonuncu fıkrası H.U.M.K.nun 77. maddesi gereğince hakim ihtilafı mümkün olduğu kadar  çabuk  düzenli ve en az masrafla sonuçlandırmakla yükümlüdür.
    Somut olayda mahkemece davacının yurda kesin dönüş yaptıktan sonra iki yıl içinde müracaat etme koşulu aranmaksızın borçlanmak için her zaman müracaatta bulunabileceğinin kabulüyle davanın sonuçlandırılıp, ihtilafın bir bölümünün çözülüp diğer bölümü ile ilgili araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmeksizin yeni bir dava açılmasına sebebiyet verecek şekilde hüküm kurulması Anayasamızda ifadesini bulan çabukluk, basitlik ve ucuzluk ilkesi ile de bağdaşmamaktadır.
    Yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının  bu çalışmalarının değerlendirilmesi  ve buna bağlı  olarak sosyal güvenlik  haklarından  yararlandırılmaları amacıyla  kendilerine borçlanma  hakkı tanınmıştır. 3201 sayılı Yasa, yabancı ülkede  ve yabancı sigorta kurumuna tabi  olan işverenler nezdinde  geçen ve  Türk Sigorta Kurumları kapsamı  dışında kalan hizmetlerin değerlendirilmesini  düzenlemektedir.  Daha  açık bir anlatımla  T.C. Emekli sandığına, Sosyal Sigortalar Kurumuna, Bağ-Kur’a 506 sayılı Yasa"nın geçici 20. maddesine göre kurulan sandıklara, prim keserek  ve karşılık ödenmiş sürelerin 3201 sayılı Yasa  gereğince borçlanılması  olanaksızdır.
    1.10.1976 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye-Libya Sosyal Güvenlik sözleşmesi hükümlerine ve özellikle 2 maddesi düzenlemesine  göre özetle Türk işçilerinin Türk işverenler yanında hizmet aktiyle geçen çalışmalarına ilişkin primler Libya Arap Cumhuriyeti yasaları ve prim oranlarına göre Türk işverenlerince Libya sosyal güvenlik makamlarına yatırılmış olması gerekmektedir.  Daha sonra yapılan ve 1.9.1985 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye-Libya Sosyal Güvenlik sözleşmesi hükümlerine  göre Libya’da  Türk işverenlerin çalıştırdıkları Türk işçilerinin uzun vadeli sigorta kolları primleri Türk Sosyal Sigorta Kurumuna ödenmeleri gerekmektedir. Bu kişiler    506 sayılı Yasa  kapsamında  bulunmakta iseler de 01.09.1985 tarihinden önceki Libya"da yapılan çalışmalar  Libya Sosyal Güvenlik Mevzuaatına tabi olup  3201 sayılı Yasa"ya göre borçlanılması  mümkündür.
    Bu nedenle öncelikle borçlanılmak istenilen  yurt dışında geçmiş olan hizmetin Türk işveren yanında geçip  geçmediği,  Türk işveren yanında  geçmiş ise Türk  Sigorta  Kanunları kapsamında  olup olmadığı  araştırılmalıdır.                                        
    Yapılan incelemede davacının murisinin  yurtdışı çalışması ile ilgili olarak gerek Kurum’a gerekse mahkemeye ibraz ettiği T.C. T. Büyükelçiliği  Çalışma ve Sosyal Güvenlik  Müşavirliğince 09.05.2004 tarihinde tanzim edilen belgede “ S. Ç.’un  Libya’da 27.04.1974-20.11.1979 tarihleri arasında S.   İnşaat A.Ş  iş yerinde  çalıştığı ve primlerinin  ödenmiş olduğu” yazıldığı ancak davacı  tarafından çalışmaya ilişkin belgelerin ibraz edilmediği  görülmektedir. .
    HUMK"nun 296. maddesinde  dış ülkede usulüne uygun yetkili memurları    tarafından   düzenlenen   ve  onaylanan resmi  senetlerin  o ülkede yürürlükte bulanan  yasalara  uygun  ve  o ülkedeki  T.C. Başkonsolosluğu veya  konsolosluk görevini yürüten  T.C.  Siyasi  Memuru  tarafından  onaylanması halinde  resmi  senet hüküm ve kuvvetinde sayılacağı bu şekilde  onaylanmamış  senetlerin delil teşkil edip  etmeyeceğinin mahkemece takdir olunacağı bildirilmiştir.
    Türkiye Cumhuriyeti 5.10.1961 tarihli Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Lahey Sözleşmesi’ni 3028 sayılı Kanun ile onaylamış ve bu sözleşme Türkiye’de  yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti; “Bazı İşlem ve Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulması” hakkındaki çok taraflı uluslararası sözleşmeyi de onaylamış ve 16.1.1987 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Ancak bahse konu bu son  sözleşme şartları oluşmadıkça belge davanın kabulüne yeterli delil olarak kabul edilemez. Söz konusu  hizmet belgesini doğrulayan başkaca bir delil ve emare  de  dosya ekinde bulunmamaktadır. Sosyal Güvenlik Kanunlarının uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklar kamu düzeni ile ilgili olduğundan Mahkemenin ibraz edilen belgenin yasal ve gerçeğe uygun olup olmadığının re’sen incelenip göz önünde bulundurması gerekir. Ancak; resmi nitelik kazandırılmış belgelere itibar edilerek sonuca gidilebilir.
    Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davacının murisinin  Sosyal Sigortalar Kurumu Yurt Dışı Hizmetleri Daire Başkanlığından dosyası getirtilerek   borçlanılmak  istenen hizmetin Türk işveren nezdinde Türk  Sosyal Güvenlik Kurumları  kapsamında geçip geçmediğini  tesbit etmek,  Türk Sosyal Güvenlik Kurumları kapsamı  dışında bir hizmetin varlığının  mevcudiyeti halinde ise  davacıya ibraz ettiği hizmet belgesini HUMK’nun 296. madde uygulaması gereğince T.C. yetkili Sosyal Güvenlik Kurumlarının karşılığı olan Libya yetkili sosyal güvenlik kurumlarından davacının çalıştığı günleri gösteren işyerine ait hizmet belgesi, işe giriş çıkış tarihleri, Libya  iş karnesi, iş güvence karnesi, hizmet cetveli gibi bilgi ve belgeler elde edilip,  bu bilgi ve belgelerin o yöredeki Türk L. Elçiliğince  veya Başkonsolosluğunca  tercümesi   yapılarak  doğruluğu  tastik  ettirilip, resmi  senet özelliğine kavuşturulduktan sonra eldeki yargılama dosyası içerisine  getirtilmesinin sağlanması gerekmektedir.
    Mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde  davacının murisinin çalışma sürelerinin kuşku duyulmayacak  biçimde saptanması  halinde bu sürelerle sınırlı olmak üzere 3201 sayılı Kanunun 3. ve devamı maddeleri gereği  borçlandırma hakkından yararlandırılması gerektiği düşünülmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde   karar verilmesi isabetsizdir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.5.2007  gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi