11. Hukuk Dairesi 2015/9198 E. , 2016/4339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.03.2015 tarih ve 2014/850-2015/198 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı ... ve davalı-karşı davacı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 19.04.2016 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı/karşı davalı vekili, müvekkili ile davalı ..."ın şirketin %50 paya sahip ortakları olduğunu, her iki ortağın münferit imza yetkisi bulunduğunu, davalının şirketten şahsi hesabına para aktardığını, davacıyı işyerine sokmadığını, aralarında çok sayıda ceza davasının görüldüğünü, her iki ortak arasında güven ilişkisi kalmadığını, fesih için haklı sebeplerin oluştuğunu ileri sürerek, şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesini, davalı ..."ın haksız olarak hesabına aktardığı 150.000 TL"nin şirkete iadesini veya tasfiye payından düşülmesini talep ve dava etmiş, karşı davanın ise reddini istemiştir.
Davalı/karşı davacı ... vekili, müvekkilinin 2010 yılından beri şirkete sokulmak istenmediğini, şirket işlerinden haberdar olmadığını, aralarında ceza davalarının görüldüğünü, davacı/karşı davalının azmettirmesi ile müvekkilinin darp edildiğini, usulsüz şekilde borçlandırma işlemi yapılarak şirket hesaplarının menfaatleri doğrultusunda kullanıldığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş, karşı davada ise ortaklığın amacını gerçekleştiremez hale geldiğini, fesih için haklı sebeplerin oluştuğunu ileri sürerek, şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesini, davacı/karşı davalının şahsi hesabına aktardığı kazançlar için şimdilik 10.000 TL"nin şirkete iadesini veya tasfiye payından düşülmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında güven ilişkisi kalmadığı, şirketi birlikte idare etme amaçları bulunmadığı, her iki tarafın fesih yönünde iradelerinin oluştuğu, davalı/karşı davacının şirketten hesabına para aktararak uyuşmazlığın ortaya çıkmasına neden olduğu, davacı/karşı davalının hesaplarına
para aktardığına dair tespit yapılamadığı, davalı/karşı davacının şirket kayıtlarına göre 2012 yılı sonunda borçlarını tamamen ödediği gerekçesiyle, asıl dava yönünden, davalı/karşı davacının dava tarihi itibariyle 99.204,23 TL borcu belirlendiğinden ve borç yargılama sırasında ödendiğinden konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına, karşı dava yönünden, davacı/karşı davalı hakkındaki talep kanıtlanamadığından reddine, fesih ve tasfiyeye yönelik olarak asıl davada karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı/karşı davalı ... ve davalı/karşı davacı ... vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı/karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl davada davacı vekili, davalının şirket müdürü olduğunu, şirket hesabından şahsi hesabına haksız şekilde para aktardığını, şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek, 150.000 TL"nin şirkete iadesini talep etmiş, davalı taraf ise paraların şirket zararına kullanılmadığını, ödeme dekontları ile iade edildiğini savunmuş, mahkemece davalı şirket kayıtlarına göre davalının yargılama sırasında ödemede bulunduğu gerekçesiyle, konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 556. madde hükmüne göre, limited şirket idarecilerinin mesuliyeti anonim şirketlerin bu hususlara ilişkin hükümlerine tabidir, aynı Kanun"un 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa bu zararı veren yöneticilere karşı zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolayısı ile, yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalmaya yol açmışsa, TTK’nın 340"ıncı maddesi yollamasıyla, aynı Yasa"nın 309"uncu maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir.
Dava, iddia ve savunmanın ileri sürülüş biçimine göre, yöneticinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davalının aynı zamanda şirket müdürü olması, defter ve kayıtların tutulmasından sorumlu bulunması nedeniyle, şirket kayıtlarına göre yargılama sırasında anılan bedelin ödendiğinden bahisle, tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
Bu itibarla, mahkemece davalı ..."ın şahsi hesabına aktardığı iddia edilen paraların şirket amacını gerçekleştirmek için kullanılıp kullanılmadığı, davalının ibraz ettiği dekontlarda nazara alınarak çekilen tutarların şirkete iade edilip edilmediği, davalının eylemi nedeniyle şirketin zarara uğrayıp uğramadığı incelenip değerlendirilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı/karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.