3. Hukuk Dairesi 2014/14582 E. , 2014/12455 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2012/48-2013/320
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; davalının abone olduğu davaya konu işyerinde, elektrik hizmetinden faydalanmasına rağmen tahakkuk eden borcunu ödemediğini iddia ederek, bu borcun tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; davaya konu işyerini 15.05.2006 tarihinde dava dışı ortağı M. Ö."a devrettiğini, bu tarihten bu yana bu işyeri ile ilgisi bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile, davalının 2.İcra Dairesinin 2010/2606 E.sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin asıl alacak 8.410 TL, gecikme faizinin 3.028,60 TL, KDV"nin 545,14 TL, açma kapama masrafının 975 TL olmak üzere toplam 11.993,49 TL üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
1-) Somut olayda dosya arasında bulunan 30.03.2011 tarihli borç listesine bakıldığında; 2007/11-2009/02 dönemleri arası kaçak tahakkuku, endeks esaslı ek tahakkuk, kaçak ek tahakkuku ve otomatik dönem tahakkuku olmak üzere toplam dokuz kalem borcun bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; 2.766 TL tüketim bedeli, 1.659,6 TL gecikme zammı, 298,72 TL KDV, 9,75 TL açma kapama parası, 5.644 TL kaçak kullanım bedeli, 1.369 TL yasal faiz olmak üzere toplam alacağın 11.747 TL olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Her ne kadar, davacı BEDAŞ tarafından davalının kaçak kullanımdan dolayı borcu olduğu iddia edilmiş olsa da, davacı tarafça buna ilişkin herhangi bir tutanak, fatura ve sair belge ya da bilgi sunulmamıştır.
O halde mahkemece, davacı tarafça davalının kaçak kullanımı olduğu ispat edilemediğinden davanın bu yönden reddi gerekirken, yukarıdaki şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
2-) Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesinde; "Zamanında ödenmeyen borçların tahsiline ilişkin hususlar; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında düzenlenir.
Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir.
Perakende satış sözleşmesinde belirlenen gecikme faizi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammını aşamaz..." hükmü öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere; iltihaki nitelikteki davaya konu abone sözleşmesinde, ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu durumda davalı şirket ancak bu konuda bir kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği taktirde dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebilir, aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebilecektir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; elektrik dağıtım şirketlerinin özel hukuk hükümlerine göre yönetilen birer kamu kuruluşu olduğu, 6183 sayılı kanuna tabi olmadıklarından kural olarak alacaklarına gecikme zammının yürütülmesinin mümkün olmadığı, ancak yönetmelik ve abone sözleşmelerinde elektrik bedelinin geç ödenmesi halinde gecikme cezası alınacağına dair hükümler bulunduğundan, elektrik borçlarını geç ödeyen abonelerin, hesaplanacak gecikme cezası ve KDV"sinden de sorumlu tutulmaları gerektiği yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Ne var ki; dosya arasına alınan, taraflar arasındaki 69742 no.lu abonelik sözleşmesinde, ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu durumda, davacı şirket ancak bu konuda bir kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği taktirde dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebilir, aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebilecektir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmede, ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanacağının yazılı olduğunu ispat etmediği sürece yasal oranda faiz isteyebileceği göz önünde bulundurulmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kaçak olmayan dönemlere ilişkin faturalar için 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme zammı yürütülmesine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.