3. Hukuk Dairesi 2014/5099 E. , 2014/12458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2014
NUMARASI : 2013/361-2014/9
Taraflar arasında görülen iştirak nafakası arttırımı-yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı(karşı davalı) tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların 13.09.2011 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıklarını, boşanma davasında müşterek üç çocuk lehine 150"şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak bu nafakaların yetersiz kaldığını iddia ederek, nafakaların her bir çocuk için 500"er TL"ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı asıl davanın reddini savunmuş, birleşen dava ile de; boşanma davasından sonra davalı kadının sigortalı olarak çalışmaya başladığı ve kendi geçimini sağladığını iddia ederek, davalı kadın lehine hükmedilen 300TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı takdir edilen 150,00TL iştirak nafakasının her bir çocuk için ayrı ayrı 300,00TL ye çıkarılmasına, birleşen davanın davalısı kadın lehine taktir edilen 300,00 TL yoksulluk nafakasının nafaka alacaklısının yoksulluk durumu ortadan kalktığı gerekçesi ile kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı/birleşen davada davalı kadın vekili tarafından yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin temyiz edilmiştir.
TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.
Yargıtay HGK.nun 7.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).
Somut olayda davalı kadın boşanma davası sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlamış, asgari ücret seviyesinde bir gelire kavuşmuştur. Aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediğine göre aldığı nafaka ile, gelirinin toplamı ise, davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır.
Mahkemece dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığının yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp indirmeye karar verilebileceği, davacının dava dilekçesindeki kaldırma talebi içinde indirme talebinin de olduğu (çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince) gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın tamamen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.