1. Hukuk Dairesi 2015/3676 E. , 2017/6333 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu çekişme konusu 316 parsel sayılı taşınmazı kredi temin edebilmesi için aralarında yaptıkları sözleşme uyarınca 10.05.2007 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, kredi teminine rağmen davalının sözleşmeye aykırı davranarak taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı, ... Bankasından kredi alıp tamamını davacıya verdiğini, davacının da karşılığında dava konusu taşınmazını devrettiğini, kredi borcunu da kendisinin ödediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 11.05.2007 tarihli sözleşme, taşınmazın davacı tarafından davalıya temlikinden önce yapıldığı için 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında belirtilen ispat aracı olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 316 parsel sayılı taşınmaz davacıya aitken, 10.05.2007 tarihinde 25.000,00 TL bedelle satış suretiyle davalıya temlik edildiği, taraflar arasında 11.05.2007 tarihinde imzalanan "sözleşme" başlıklı belge içeriğinde, çekişme konusu taşınmazın satışının tarafların gerçek iradesini yansıtmadığı, davalının taşınmazı kredi temin etmek amacıyla devraldığı, ipoteğin kaldırılmasının ardından taşınmazın tamamının bedelsiz davacıya geri verileceği hususlarının yer aldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar 11.05.2007 tarihli belge, işlem tarihinden sonraki bir tarihte düzenlenmiş olsa da, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararında belgenin yazılı olmasından başkaca bir şart aranmadığından, inanç sözleşmesinin düzenleme tarihinin işlem tarihinden önce veya sonra olması sonuca etkili değildir ve hakkın elde edilmesini kısıtlamaz. İnançları Birleştirme Kararının başkaca kısıtlamalar veya şekil şartları öngördüğü sonucuna yorum yolu ile de ulaşılamayacağından söz konusu belgenin sözü edilen İnançları Birleştirme Kararına uygun bir ispat vasıtası olduğunun kabulü gerekmektedir.
Ayrıca, söz konusu belge içeriğinin tarafların gerçek iradesini yansıttığı açıkça anlaşılmaktadır. Hukukun amacının adaleti gerçekleştirmek olduğu hususu göz önünde tutulduğunda, tarafların gerçek iradesini yansıtan ve hiçbir hukuk normu veya hukuk normu yerine geçebilecek bir düzenleme ile açıkça yasaklanmayan bir konuda adalet ve hakkı, şekle kurban etmemek gerekmektedir.
Hal böyle olunca, taraflar arasında imzalanan 11.05.2007 tarihli belgenin inançlı işlemin belgesi olduğu esasen taraflarca da inkar edilmediği gözetilerek işin esasına girilip, davalı tarafından kredi temin edilip edilmediğinin, temin edildi ise davacıya verilip verilmediğinin, kredi borcunun davalı tarafından ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması, gerçekten kredi alınıp davacıya verilmiş, kredi borcu da davalı tarafından ödenmiş ise borç miktarı tespit ettirilerek 6098 sayılı TBK. nun 97. (818 sayılı BK. nun 81.) maddesi hükmü uyarınca mahkeme veznesine depo ettirilmesi için önel verilmesi ve bu husus yerine getirildiğinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 09.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.