11. Hukuk Dairesi 2015/14309 E. , 2016/4412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29.04.2015 tarih ve 2014/729-2015/431 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin öğretmen olup, davalı tarafından imzalamadığı bir kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olduğundan bahisle ihtarname gönderildiğini, aleyhine icra takibi başlatıldığını ve ihtiyati haciz kararı ile malları üzerine haksız ihtiyati haciz şerhi işlendiğini, müvekkilinin süresinde takibe itiraz ederek ihtiyati haciz ve araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılmasını talep ettiğini, mahkeme kararı ile yakalama şerhinin kaldırıldığını, takibin devamı için davalı tarafından itirazın kaldırılmasının talep edilmesi üzerine yapılan incelemede sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini ve mahkemece talebin reddine karar verildiğini, müvekkilinin haklılığını ispat için değerli vaktinin çoğunu harcadığını, ..."un en kalabalık caddesinde aracının trafik ekipleri tarafından anons edilerek durdurulduğunu ve otoparka çekildiğini, küçük bir yerde aracının yakalanmasının onur kırıcı ve utanç verici olduğunu, çevresiyle ve eşiyle arası açılan müvekkilinin aile saadetinden de yoksun kaldığını, sınava girecek olan kızının psikolojisinin bozulmasından üzüntü duyduğunu, görev yaptığı okuldan sürekli izin almak zorunda kaldığı için okul yönetimi ile sorun yaşadığını, alay konusu olduğunu, toplum nezdinde küçük düştüğünü, itibarının zedelendiğini, evini satamadığından kızının düğününü ertelemek zorunda kaldığını, babası ile de arasının açıldığını ileri sürerek, 15.000,00 TL manevi, 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacının sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davacı ve dava dışı diğer borçluların kredi sözleşmesinde belirtilen adresleri olan ve aynı zamanda davacının da ortağı olduğu şirket adresine ihtarname gönderildiğini ve borçlular hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak icra takibi başlatıldığını, davacının itirazının kaldırılması için yapılan yargılama sırasında imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından imzanın davacının kardeşi, şirketin diğer ortağı ve müdürü, aynı zamanda davacı gibi kredinin kefili olan dava dışı kişiye ait olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuş ise de, davanın zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğünü, davacının kardeşinin davacı yerine sözleşmeye imza atması ya da attırmasının kuvvetle muhtemel olup, davacının da imzanın kendi yerine atıldığını bilmemesinin mümkün olmadığını, ihtarname diğer borçlulara tebliğ edilmesine ve davacı şirket ortağı olmasına rağmen tanınmadığı gerekçesiyle tebliğ alınmadığını, davacının ihtarnameden haberdar olmaması mümkün olmadığından itiraz ederek hakkında icra takibine geçilmesini önleyebilecekken itiraz etmediğini, İİK"nın 68/b maddesi uyarınca davacıya yapılan ihtarın geçerli olduğunu, davacının suç duyurusunda da bulunmadığını, zarar oluşmadığı, müvekkilinin herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığından talebin reddi gerektiğini, hacizlerin kaydi haciz olup, yalnızca araca fiili haciz uygulandığını ve itiraz üzerine de kısa sürede kaldırıldığını, taşınmaza haciz konulmadığını, talebin yersiz ve fahiş olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı hakkında icra takibine girişildiği ancak, takibe dayanak sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının sonradan anlaşıldığı, davacı hakkında haksız haciz tatbik edildiği, haksız icra takibinin ve haczin kişilik haklarını zedeler nitelikte olduğu, davacının haciz ve takip nedeniyle duyduğu elem ve acı, takip tarihindeki ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile haczin kaldırılmasına ilişkin İcra Müdürlüğü yazısının 09/11/2012 tarihli olmasına ve dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmamış bulunmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 512,30 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.