Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/13203
Karar No: 2007/9177
Karar Tarihi: 05.06.2007

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/13203 Esas 2007/9177 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, davalı işveren nezdinde 01.11.1989-31.12.1990 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme isteğin reddine karar vermiştir fakat davacı vekili tarafından temyiz edildiğinde temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmıştır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 1989/11. ay ile 1991/1,2,3,4,5. aylar primlerinin 31.07.1991 tarihinde yatırıldığı görülmektedir. Mahkemece çalışmanın varlığı yönünden eksik inceleme yapılmıştır ve işin gereği düşünüldükten sonra kararın bozulması gerektiği kararına varılmıştır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılık oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Sigortalılığı tespit etmek için gerçek çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. İşe giriş bildirgesi tek başına yeterli kabul edilemez, çalışmanın varlığı inandırıcı kanıtlarla doğrulanmalıdır. Bu doğrultuda da 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddelerine uyulmalıd
21. Hukuk Dairesi         2006/13203 E.  ,  2007/9177 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bakırköy 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 21/06/2006
    NUMARASI : 1198-1173

    Davacı, davalı işveren nezdinde 01.11.1989-31.12.1990 tarihleri arası çalıştığının tesbitine    karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  reddine  karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili  tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Davacı, davalı işyerinde 01.11.1989-31.12.1990 tarihleri arasında hizmet akdiyle çalıştığının tespitini istemiştir.
    Mahkemece, istemin sübut bulmadığından reddine,   karar verilmiş ise de; bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden,  davacıya ait 01.11.1989 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verilmediği, 21.06.1991 tarihinde kayda alındığı, davacının davalı işyerinden 1991/1. dönemde 60 gün, 1991/2. dönemde 120 gün, 1991/3. dönemde 120 gün; 1992/1. dönemde 120 gün, 1992/2. dönemde 120 gün, 1992/3. dönemde 120 gün; 1993/1. dönemde 120 gün, 1993/2. dönemde 120 gün ve 1993/3. dönemde 41 gün çalışmasının bildirildiği, işveren tarafından 1989/3. dönem ve 1990/1,2,3. dönem bordrolarının Kuruma 28.07.2004 tarihinde verilmesi  nedeniyle, yaptırılan  Kurum tahkikatı sonucunda 04.05.1993 tarih ve 86/50 sayılı müfettiş raporu üzerine bildirilen dönem bordrolarının Kurum’ca  işleme konulmadığı,davacının 1989/11. ay ile 1991/1,2,3,4,5. aylar primlerinin 31.07.1991 tarihinde yatırıldığı  görülmektedir.  Uyuşmazlık böylelikle geç bildirilen çalışmaların ve geç yatırılan primlerin değerlendirmeye alınıp alınmayacağı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan  söz  edebilmek için, çalışmanın varlığı,  Yargıtay  uygulamasında  506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.                     
     Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan  tanıklardan  sadece  M. G.’ün  davalı  işyerinde  1990/ 1,2,3.  dönemlerinde  çalışması var ise de; Kurum tarafından anılan bordrolar işleme esas alınmadığından bu tanığın beyanı geçerli olmamakta, dinlenen diğer davacı tanıkları da davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan,  kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de  değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
    Yapılacak iş;  ihtilaf konusu dönemde  gerektiğinde zabıta  marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, işveren ve davacı kardeş olmakla aralarındaki iş ilişkisinin işçi-işveren ilişkisi mi yoksa ortaklık mı olduğunun belirlenerek,   gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi