1. Hukuk Dairesi 2015/4819 E. , 2017/6538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ..."in, 174 ada 18, 138 ada 4, 156 ada 9 ve 99 ada 150 ve 151 parsel sayılı taşınmazlarını hiç bir bedel almaksızın,mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak bağış ve ölünceye kadar bakma işlemleri ile davalıya temlik ettiğini, murisin maddi durumunun son derece iyi olduğunu, ölünceye kadar bakma akdi yapmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, dava konusu 156 ada 9 parsel sayılı taşınmazın annesi ... tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile devredildiğini, sözleşme gereği yüklendiği edimleri kusursuz ve tam olarak yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacıların iddiasını kanıtlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davacıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.70 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 16/11/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacılar, murisleri ..."in dört ayrı taşınmazını kendilerinden mal kaçırmak amacıyla davalı kızına ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devrettiğini, asıl amacın bakım olmadığını belirterek muris muvazaası nedeniyle payları oranında tapu iptal tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazların ölünceye kadar bakım akdi ile verildiğini, yükümlülüklerini yerine getirdiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Yapılan yargılama sonucu yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya döndüğümüzde, murisin geride kalan mallarının toplam değerinin yaklaşık 62.000,00TL, davalıya devredilen taşınmazların değerinin ise yaklaşık 180.000,00TL olduğu görülmektedir. Ayrıca aynı saikle tarafların annesi tarafından davalıya verilen taşınmaz 64.000,00TLdir.
Hiç şüphesiz insanların kendilerini madden ve manen güvencede hissetmek için malları karşılığı ölünceye kadar bakım akti yapmalarına engel bir durum bulunmamaktadır. Ne var ki bu akti yaparken gerçek amacın( murisin iradesinin) bakım akti yapmak olması gerekir. Gerçekte bağışlamak istediği taşınmazı görünüşte ölünceye kadar bakım akti ile temlik etmişse burada bakım aktinden değil muvazaadan bahsedilecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere murisin amacı kendisine baktırmak olsaydı kalan taşınmazlarından yaklaşık üç kat daha kıymetli toplamda dört ayrı taşınmaz vermek yerine daha azı ile yetinebilirdi. Ayrıca muris tarafından bağışlanan taşınmaz açısından tapu kaydının iptalinden bahsedilemeyecek olsa ve tarafların annesinin Ölünceye Kadar Bakma Akti ile verdiği taşınmaz bu davanın konusu değil ise de murisin iradesinin tespitinde değerlendirilebileçektir.
Sonuç itibariyle, muristen intikal etmeyen 156/9 parsel için verilen ret kararının doğru olduğu,Ölünceye kadar bakım akti ile verilen taşınmazların tapu kayıtlarının davacıların payı oranında iptali, bağışlanan taşınmaz açısından da tenkis hesabı yapılarak bir karar verilmesi gerekirken kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.