21. Hukuk Dairesi 2018/3458 E. , 2019/2097 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre; davalıların ortak vekiline ait aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, iş kazasında yaralanmaya bağlı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir . Mahkemece, 18/01/2010 tarihli kararda, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Yüksek Sağlık Kurulu raporlarına istinaden sürekli iş göremezlik oranının %0 olduğu gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiş; Dairemizin 07/02/2012 tarihli ilamında Adli Tıp Kurumundan ve çelişki bulunması halinde Adli Tıp Kurumu İkinci Üst Kurulundan (Genel Kurul) meslekte kazanma güç kaybı oranının tespitine yönelik rapor alınması ve geçici iş göremezlik ödemesi var ise Kurumdan celp edilerek tenzil edilmesi neticesinde maddi tazminata hükmedilmesi yönünde bozmaya karar verilmiş; Mahkemece bu defa 17/01/2018 günlü kararda asıl davada 209,82TL maddi, birleşen dosyada ise 10.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davalıların ortak vekili tarafından ileri sürülen manevi tazminat ve vekalet ücreti noktalarından toplanmaktadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde, 25/01/2007 olayın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, sürekli iş göremezlik oranının %0 olarak tespit edildiği; iş kazasına bağlı yaralanma sebebiyle hastane raporuna istinaden davacının 20 gün istirahatli kaldığı anlaşılmaktadır.
1-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 10.000,00TL manevi tazminatın fazla olduğu ortadadır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesi, "Manevi tazminat davalarında ücret" başlığı altında, "(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesini içermektedir.
Dosya kapsamına göre, maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı kısmen kabul edildiği davada davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup, reddedilen maddi tazminat kısmı için ayrı, yine reddedilen manevi tazminat kısmı için ayrı olmak üzere, davalılar lehine birlikte vekalet ücretine karar verilmesi gerekir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.