4. Hukuk Dairesi 2012/12075 E. , 2013/3237 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/06/2008 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/03/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü
Dava, kamu görevlisinin görevi sırasındaki ve görevi ile ilgili eylemi nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
Davacı, dava dışı eşi ile ayrı yaşadıklarını, olay günü eşi ile konuşmak için yanına gittiğini, eşinin kendisini darp ettiğini, olay yerine çağrılan davalı uzman çavuş tarafından tutulan tutanağın sonradan ortadan kaldırılması nedeni ile eşine karşı iddialarını ispat edemediğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, olay yerine davacının eşinin ihbarı üzerine konut dokunulmazlığını ihlal iddiası üzerine gittiklerini, sonra eşin şikayetten vazgeçtiğini, davacının darp nedeni ile sonraki gün başvuruda bulunduğunu, başvurusu üzerine tutanak düzenlediklerini, konut dokunulmazlığını ihlal nedeni ile düzenlenen tutanağın şikayetten vazgeçme nedeni ile darp nedeni ile başlatılan soruşturma evrakına eklenmediğini, sonra kaybolduğunu, davacının eşine karşı davalarını kaybetmesi ile tutanağın kaybolması arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu edilen tutanağın kaybolması nedeni ile hiçbir şeye neden olunmasa dahi davacının devlet güçlerine olan güveninin sarsıldığı kanaatine varılarak istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy.K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Dava konusu olay sırasında adli kolluk vazifesi yapan Jandarma Uzman Çavuş olup kamu görevlisi sıfatını taşıyan davalının, görevi sırasında tuttuğu tutanağın ortadan kaybolması nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istenildiğine göre; kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde açılan manevi tazminat davasında kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Mahkemece açıklanan yasal düzenleme gözetilerek, davalı hakkındaki istemin husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/02/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle dairemizin bozma kararına katılmıyorum. 25/02/2013