23. Hukuk Dairesi 2013/1956 E. , 2013/2410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı olan müvekkiline kur"ada... Köyü ... K ... pafta 494 ada ... parsel nolu taşınmaz üzerindeki ... nolu tripleks meskenin isabet ettiğini ileri sürerek, varsa müvekkilinin davalı kooperatife olan borcunun belirlenmesini ve belirlenecek olan bu borcun müvekkili tarafından davalı kooperatif adına depo edilmek suretiyle anılan bağımsız bölümün davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; kooperatif üyeliğine dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunulabilmesi için diğer şartların yanında talepte bulunanın kooperatife bir borcunun da bulunmaması gerektiği, davacıya mevcut borcu ödeme olanağı sağlamak suretiyle istemin kabulüne karar verilemeyeceği, davacının, dava tarihine göre ödenmeyen borcunun bulunduğu sabit olduğundan tapu iptal ve tescil davası için aranan şartların dava tarihi itibariyle gerçekleşmemiş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK"da açıkça düzenlenmeyen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlali nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası
açmasında hukuki yararı yoktur. İdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle dava tarihinden önce davacının bir ihtarnamesi üzerine ya da kendiliğinden davalı kooperatifçe ihtarname gönderilerek borç istenmek suretiyle muaraza çıkartılmadığından davanın muarazanın giderilmesi amacıyla açıldığının kabulü mümkün bulunmadığı gibi, davacının olumlu tespit talebinde korunmaya değer güncel hukuki yararının da bulunmamasına, davanın menfi tespit davası şeklinde de açılmamış olmasına, davacının kooperatife borcunu ödediğinde kooperatifçe tescile yanaşmamak suretiyle muaraza çıkarılması halinde her zaman borçlu olmadığının tespiti ile tapu iptali ve tescil davası açabilecek olmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ....04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.