3. Hukuk Dairesi 2014/13283 E. , 2014/12874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2012
NUMARASI : 2011/436-2012/329
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı kurumun Şanlıurfa İli .. İlçesi ... Mah. .. Cad.No.242 adresinde 109517 numaralı abonesi olduğunu, 21.01.2011 tarih ve 70834 sayılı kaçak tutanağı ile müvekkiline 111.943,30.Tl.lik fahiş bir borç faturası düzenlenmiş olduğunu, müvekkilinin tüm borçlarını zamanında ödediğini, abonelik sözleşmesini 14.06.2004 tarihinde yaptığını, 16.06.2004 tarihinde takdırdığı sayaç arızalanınca 29.06.2006 tarihinde bir başka sayaç ile değiştirildiğini, dava konusu sayacın fazladan tüketim bedeli hesaplaması nedeniyle müvekkilinin 28.01.2010 tarihinde sayacın değiştirilmesi hususunda davalıdan talepte bulunduğunu. ve 2009 model makel marka sayacın dava konusu sayaçla değiştirildiğini, ancak sökülen sayacın incelemeye girdiğini ve daha sonra sayacın eksik ölçüm yaptığı şeklinde rapor düzenlenerek bu rapor doğrultusunda müvekkiline borç tahakkuk ettirilmiş olduğunu, müvekkilinin abonenin bağlı olduğu ticarethaneyi sağlık nedenlerinden dolayı kiraya vermiş olduğunu ve kiracının bu iş yerine ait olan elektrik faturalarını düzenli olarak ödemekte olduğunu, bu iş yerinin Rehabilitasyon merkezi olarak faaliyetini devam ettirmekte olduğunu, davalı ekiplerinin dava konusu borcun ödenmemesi halinde elektriğin kesileceğini bildirdiklerini belirterek, müvekkilinin 111.943,30.Tl. borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; düzenlenen kaçak tutanağı ve tahakkuk ettirilen borcun mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 21.01.2011 tarih ve 70834 seri nolu kaçak ve kaçak ek tahakkundan dolayı 665,90 TL borçlu olduğunun tespitine, 111.277,40 TL kaçak ve ek tahakkuk borcunun olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı hakkında Şanlıurfa 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/742 -2012/875 E.K. sayılı dosyasında yapılan yargılamada, sanığın( davacının) kurum zararını giderdiği gerekçesiyle 6352 sayılı yasanın geçici 2/2 maddesi gereğince sanık hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş, dosya kapsamında aldırılan 12.12.2011 tarihli bilirkişi raporunda kaçak elektrik bedelinin 2.045 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda ise; davacı abonenin müdahaleli sayaçla yaptığı elektrik tüketiminden dolayı davalıya 111.943,30 TL kaçak ve ek tahakkuk borcu olmadığı, 665,90 TL kaçak elektrik borcu olacağı kanaatinin bildirildiği görülmüştür.Söz konusu bilirkişi raporuna davalı vekili gerekçelerini de belirterek itiraz etmiş, ancak sözkonusu itirazları karşılanmamıştır.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ile davacının dava konusu olay hakkında yargılandığı yukarıda anılan ceza dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporu arasında çelişki olduğu gibi, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kaçak ek tahakkuku konusunda herhangi bir gerekçe gösterilmeden kaçak ek tahakkuku talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı belirtildiğinden, bilirkişi raporu, bu davada uyuşmazlığı çözecek nitelikte, somut ve bilimsel veriler içermemekte ve Yargıtay denetimine de elverişli bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan, davalının itirazlarını da karşılayacak, dosyadaki bilirkişi raporu ve davacı hakkındaki ceza yargılamasında aldırılan bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek, davaya konu kaçak tespit ve tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak, davacıdan talep edilebilecek bedelin (kaçak ve kaçak ek tahakkuku) hesaplattırılması suretiyle,denetime elverişli bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, itiraza konu bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.