16. Hukuk Dairesi 2015/13650 E. , 2017/8149 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 253 ada 10 ve 11 parsel sayılı 1.401,79 ve 849,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar; kadastro tespiti esnasında sırasıyla hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı ... adına tespit edilen 253 ada 3 parsel ve aynı nedenle davacı ... adına tespit edilen 253 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde tespit edildikten sonra; dere yatağı kesiti olarak gösterilen sınır içerisinde kaldığı gerekçesiyle kadastro komisyon kararı ile anılan parsellerden ifraz edilerek dere yatağı vasfıyla Hazine adına tespit edilmişlerdir. Davacılar ... ve ..., çekişmeli 253 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların; kendi adlarına tespit edilen 253 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar ile bir bütün olduğu ve dere yatağı vasfında bulunmadığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne; 253 ada 10 parsel sayılı taşınmazdan teknik bilirkişi ..."nun raporuna ekli 15.08.2014 havale tarihli krokide (10/A) harfi ile gösterilen 533,47 metrekarelik kısmın ifrazı ile ... adına; (10/B) harfi ile gösterilen 868,32 metrekarelik geriye kalan kısmın tespit gibi dereyatağı vasfında Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 253 ada 11 parsel sayılı taşınmazdan teknik bilirkişi ..."nun raporuna ekli 15.08.2014 havale tarihli krokide (11/A) harfi ile gösterilen 602,31 metrekarelik kısmın ifrazı ile ... adına; aynı raporda (11/B) harfi ile gösterilen 246,77 metrekarelik kısmının ise tespit gibi dereyatağı vasfında Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece temyize konu (10/A) ve (11/A) harfleri ile gösterilen kısımların dere ıslah plan ve projesi dışında kaldığı ve bu kısımların aktif dere yatağı kapsamında olmadıkları, davacılar ve babaları tarafından taşınmazların bu kısmı üzerinde sürdürülen zilyetliğin 3402 sayılı Yasa"nın 14. ve 17. maddelerindeki koşulları taşıdığı ve taşınmazların tarla vasfında oldukları gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmaz bölümleri kadastro komisyon kararı ile dere yatağı vasfıyla sınırlandırılmış olup keşifte bilgisine başvurulan mahalli bilirkişi, tutanak tanıkları ve davacı tanığı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin davacıların babaları ve sonrasında davacılar tarafından önce tarla olarak, sonra ise sera yapılmak suretiyle kullanıldığını, taşınmazların bitişiğinde bulunan Boğluca Deresi"nin 2006 yılında taşması sonucu tüm köylünün ve taşınmazlarının zarar gördüğünü, seraların yıkıldığını; bunun üzerine DSİ"ye yapılan müracaat sonucu ... Deresi"nin etrafına set duvar yapıldığını, bu set duvar yapılmadan önce ise derenin hep taştığını ve etrafındaki taşınmazların zarar gördüğünü beyan etmişlerdir. Alınan bu beyanlar ve taşınmazların dere yatağı vasfıyla tespit edilmeleri karşısında; böyle bir arazinin niteliğini, kullanım süresini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğu halde yöntemince hava fotoğrafı incelemesi yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, tespit tarihi olan 2007 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalıdır. Taşınmazların başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, sedde yapılmadan önce ne durumda bulundukları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı,beyanlar arasında çelişki bulunması halinde aykırılık giderilmeye çalışılmalı, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, jeolog bilirkişiden ise taşınmazların dere yatağı olup olmadığı ya da dereden kazanılıp kazanılmadığını, derenin etki alanında kalıp kalmadığı; DSİ tarafından Sedde çalışmaları yapılmadan önceki niteliği ile tespit tarihindeki niteliğini belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve varsa dayanaklarıyla denetlenmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazların sınırlarını ve niteliğini,dere yatağı olarak gözüküp gözükmediğini; komşusu durumunda bulunan davacılar adına tespit gören 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar ile bütünlük arz edip etmediklerini; taşınmazlar üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi belirtir şekilde rapor alınmalı; taşınmazları tüm yönlerinden gösterir fotoğrafları çektirilmeli fen bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.