23. Hukuk Dairesi 2013/2037 E. , 2013/2469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti, tapu iptali tescil, mümkün olmazsa tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunu, kooperatif genel kuruluna katıldığını, kooperatif yöneticilerinin müvekkilinin üyeliğini kabul etmediklerini ve dairesini teslim etmediklerini ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tespitine, dairenin tapusunun iptali ile adına tesciline, bu mümkün olmazsa dairenin rayiç değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.10.2012 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesi ile alacak talebini 85.690,55 TL"ye arttırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı kooperatifin bazı genel kurullarına katıldığı, bu nedenle kooperatif üyesi olduğu, kooperatif tarafından ödeme belgelerinin dosyaya sunulmadığı, kooperatifin, ihraç kararı vermedikçe, kuruluş amacı olan konut tesliminden kaçınamayacağı, davacının ihraç edildiğine dair delil sunulmadığı, kooperatif alacağının her zaman tahsil edilebileceği, dava tarihi itibariyle dairenin teslimi mümkün olmadığından daire bedelinin davacıya ödenmesinin icap ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının kooperatif üyeliğinin tespitine, 85.690,55 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti ile terditli olarak tapu iptali, tescil veya dairenin rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Kooperatif üyeliği, kooperatif yetkili organlarının açık kabulü ile gerçekleşebileceği gibi bu hususta açıkça bir karar alınmasa da kooperatifin bu kişi ile üye sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, ödemelerini kabul etmesi suretiyle zımnen de gerçekleşebilir. Başka bir anlatımla, bir kişi fiili uygulama ile de ortak olarak benimsenebilir.
Davacının, kooperatif üyesi olduğunun tespiti halinde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir
ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa"nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, parasal yükümlülükler yerine getirilmeden tapu iptal ve tescil isteminde de bulunulamaz.
Bu durumda, mahkemece, kooperatifin tüm kayıt ve belgeleri, tapu kayıtları, genel kurul kararları üzerinde kooperatif alanında uzman bilirkişiye inceleme yaptırılarak, 23.08.2004 tarihli genel kurul kararı yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda değerlendirilip, varsa banka kayıtları incelenip, Kooperatifler Kanunu ve anasözleşme hükümlerine göre davacının davalı kooperatif üyesi olup olmadığı, genel kurullara çağrılıp çağrılmadığı, hazirun listelerinde adının geçip geçmediği, yaptığı ödemelerin genel kurullarda kararlaştırılan aidat tutarları ile örtüşüp örtüşmediği üzerinde durularak öncelikle davacının peşin bedelli ya da normal ortak olup olmadığı belirlenmelidir.
Diğer yandan, bir yapı kooperatifinin ana amacı, ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun, oturmaya elverişli konut teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın, uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle, öncelikle, davacıya tahsis edilecek konutun bulunup bulunmadığı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmalı, daire bulunması halinde, bu daireye yönelik olarak davacının tüm edimlerini yerine getirmesi halinde davalı kooperatif adına olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmeli, şayet tahsis edilebilecek konut mevcut değilse, ödenecek tazminat, Yargıtay"ın yerleşik uygulamasına göre belirlenmelidir. Davalı kooperatifin elinde arsa veya konut kalmaması halinde üyesine ödenecek tazminatın hesaplanması şekli, Yargıtay"ın yerleşik uygulamasına göre aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.
1-Önce, ortaklara tahsis edilen konut veya arsanın dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.
2-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin, ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar (Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak, güncel değeri bulunmalıdır.
3-Bundan sonra, yukarıda (1) numaralı bentte bulunan değerden (2) numaralı bentte bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın, bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır.
4-Bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentileri (2) numaralı bentteki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.
5-Bu hesaplamalardan sonra, normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (2) numaralı bentte bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, yine yukarıda (3) numaralı bentte bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının (4) numaralı bentte eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği, orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak, (4) numaralı bentte bulunan miktar, (3) numaralı
bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın (2) numaralı bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktara (4) numaralı bentte bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar, davacı ortağın bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarını belirleyecek ve mahkemece tesbit edilecek miktara hükmedilecektir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.