3. Hukuk Dairesi 2014/4095 E. , 2014/12952 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BURSA 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2013/88-2013/331
Taraflar arasında görülen istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenilen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine ilişkin verilen karar Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 13.11.2012 tarih ve 2012/8154-7905 sayılı kararı ile özetle; “Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna davacı tarafın yönelttiği itirazların mahkemece kabul edilmediğinin anlaşıldığı, ancak, dava konusu tutanak, Asliye Ceza Mahkemesinde alınan bilirkişi raporu, D.iş dosyasında alınan bilirkişi raporları karşısında davacı tarafın bilirkişi raporuna yönelttiği itirazların ciddi mahiyette olduğu, hal böyle olunca konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan davacının itirazlarını da karşılar şekilde yeni bir rapor alınması, raporlar arasında çelişki meydana gelmesi halinde çelişkinin giderilmesi için gerekirse üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılıp çelişki giderilerek karar verilmesi gerektiği, belirtilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davanın kısmen kabulü ile davacının borçlu bulunduğu 73.978,07 TL düşülerek 296.021,93 TL"nin ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, hesaplanan faiz asıl alacağı geçtiğinden asıl alacak miktarı olan 296.021,93 TL faiz alacağının davalıdan tahsiline, faize faiz yürütülmemesine karar verilmiştir.
Hükmü taraf vekilleri temyiz etmektedirler.
Mahkemece, hükme esas alınan 23.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle borcunun toplam 73.978,07 TL olduğu, ancak kaçak kullanım dönemi dışında kaçak elektrik kullandığını gösteren inandırıcı kanıt ve belgeler bulunmadığından geriye dönük ek tüketim bedeli hesaplanmasının yersiz olduğu bildirilmiştir.
Yargıtay bozmasından önce alınan bilirkişi raporunda ise; idarece belirlenen kaçak kullanım tutarının doğru olduğu ve satış tutarları ve işçi sayısına paralel artması gerekirken gerilediğini, bu durumun yönetmelikte belirtilen süreler dışında da kaçak elektrik kullanıldığını gösterdiğini ve ek tahakkuk gerektirdiğini ve bu nedenle istirdatı gereken bir tutar bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu durumda, raporlar arasında istirdadı gereken miktar yönünden ve ayrıca davalının son rapora itirazında belirttiği gibi kaçak kullanım süresi ve ek tahakkuk yönünden açık çelişki bulunmaktadır.
Mahkemece; uyulan Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin bozma ilamında “davacı tarafın itirazını karşılayan yeterli ve denetime elverişli açık bir rapor alınmasını ve raporlar arasında çelişki meydana gelmesi halinde gerekirse üçüncü kez bilirkişi raporu alınması” yönündeki karar doğrultusunda işlem yapılması ve önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, alınan iki rapordaki çelişkileri de giderecek biçimde yönetmelik hükümleri dikkate alınmak suretiyle yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlardan ikincisine dayanılarak, çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak; hükmün gerekçesinde, “...296.021.93 TL"nin ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verildiği belirtildiği halde hüküm kısmında; “1-Davanın kısmen kabulü ile fazladan tahsil edilen 296.021,93 TL"nin ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Hesaplanan faiz asıl alacağı geçtiğinden asıl alacak miktarı olan 296.021,93 TL faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, faize faiz yürütülmemesine” karar verilmiştir.
HUMK.nun 388.maddesinde (HMK 297.md) hükmün açık ve net olması gerekliliğinin yanısıra gerekçe de anlaşılabilir, yeterli ve denetlenebilir olmalıdır. Gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili uygunsuzluklar bulunmamalıdır.
O halde mahkemece, gerekçe ile hükmün birbirine uyumlu olduğu, yeterli açık ve denetlenebilir bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.