20. Hukuk Dairesi 2016/1697 E. , 2017/9877 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 16/12/2014 tarihli dilekçesi ile; müvekkiline ait olan ... ili, ...164 ada 33sayılı parselin müvekkilinin tapulu yeri olduğu halde, orman olduğu gerekçesiyle açılan dava sonucunda tapu kaydının tamamının iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescil edildiğini, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 50000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 06/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 118602,00 TL"ye artırmış, tapu iptal tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, 118.652,68.-TL"nin kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden;...de bulunan 164 ada 33 parsel (eski 337 parsel) sayılı taşınmazın zeytinlik ve kestanelik vasfı ile 389 m2 yüzölçümü ile davacı tarafından 29.06.1989 tarihinde satış nedenine dayalı olarak tescil edildiği, 16.01.1995 tarihinde taşınmazın orman sınırı içinde kaldığı hususunun şerh verildiği, Orman Yönetimi tarafından ...’a karşı açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/699 E-2014/610 K. sayılı ilamıyla ... 164 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile tesciline karar verildiği, hükmün 08/12/2014 tarihinde kesinleştiği, 16/12/2014 tarihinde ise eldeki dava açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır" hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre dava harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi dava harcının alınması gerekir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 50.000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, ise de; dosya kapsamından harç yatırmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar ıslahla dava değeri 118652,68 TL ye artırılmış ve ıslah harcı yatırılmışsa da; yatırılan ıslah harcı sadece artırılan kısma ilişkin olup dava dilekçesinde istenen miktarın harcını kapsamamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava edilen değer üzerinden dava harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa dava ve ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 23/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.