20. Hukuk Dairesi 2016/2550 E. , 2017/9905 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 06/06/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, ...ili, ...l ilçesi, ... köyü, 1293 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt malikleri olduğunu, ancak tapu kaydının Orman Yönetimi tarafından açılan davada, taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/10/2013 tarih ve 2012/306 E. - 2013/444 K. sayılı ilâmı ile iptal edildiğini, mülkiyet hakkının ihlalinden sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.000,00.-TL tazminatın Hazine adına yapılan tapu tescil tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesini talep etmiş, 22/12/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle 10,000,00.-TL olarak açtıkları davayı, harcını tamamlamak suretiyle 3.882.605,00.-TL"ye yükselterek, tapu kaydının iptal tarihinden itibaren yasal faziyle birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 3.882.605,00.-TL"nin tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından dava konusu 1293 sayılı parselin, 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıların murisi olan Hüseyin Gülmez adına tespit ve tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından kesinleşen tahdide dayalı açılan tapu iptali ve tescil ile müdahelenin men"i davası sonucu ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/10/2013 tarihli 2012/306 E. - 2013/444 K. sayılı kararıyla, 1293 sayılı parselin tapu kaydının iptaline ve orman olarak Hazine adına tesciline ve elatmanın önlenmesine karar verildiği, bu kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/12/2014 gün ve 2014/5810 E. - 10304 K. sayılı kararıyla, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin karar yönünden hükmün onanmasına, elatmanın önlenmesine ilişkin hükmün ise bozulmasına karar verildiği, tarafların karar düzeltme yoluna gitmemeleri sebebiyle tapu iptal ve tescil yönünden hükmün 21/01/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme
tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
Somut olaya gelince, ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazın hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki; mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda dava konusu taşınmazın mülkiyet hakkının sona erdiği tarih olarak ...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/306 E. - 2013/444 K. sayılı kararının verildiği 24/10/2013 tarih esas alınarak değer tespiti yapılmıştır. Oysa bu karar tarafların temyizi üzerine az yukarıda belirtildiği üzere 21/01/2015 tarihinde kesinleşmiş olduğundan, taşınmazın 21/01/2015 tarihindeki değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, dosya arasına belediye tarafından gönderilen yazıda taşınmazın imar planı içinde ve belediye hizmetlerinden faydalanmakta olduğu belirtilmişse de imar planının hangi tarihte yapılıp kesinleştiği ve değerlendirme tarihi itibariyle belediye hizmetlerinden faydalanıp faydalanmadığı belirli olmadığından değerlendirme tarihi itibari ile taşınmazın arsa vasfında olup olmadığı denetlenememiştir. Ayrıca emsal alınan taşınmaza ilişkin tapu kaydı, resmi satış sözleşmesi, imar planı içinde yer alıp almadığı, değerlendirme tarihi itibari ile m² emlak değerleri araştırılmadan hüküm kurulmuştur
Bu durumda; davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın mülkiyet hakkının sona erdiği 21/01/2015 tarihinde yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde, değerlendirme tarihinden önce satışı yapılan emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23/11/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.