21. Hukuk Dairesi 2018/1996 E. , 2019/2128 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozma ilamına ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacılar ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, sigortalının 03.02.2008 tarihli iş kazası sonucu vefatı nedeniyle davacı eş, çocuklar ve annenin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dairemiz 11.12.2012 tarih, 2012/4496-22824 esas ve karar sayılı bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, asıl dava ile 09.11.2009 tarihinde açılan ek dava yönünden istemin kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuş, 23.09.2016 tarihinde açılan ve temyize konu dava ile birleşen Manavgat İş Mahkemesi’nin 2016/813-788 esas ve karar sayılı birleşen dava dosyası açısından ise olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır.6100 sayılı HMK"nın 297/2.maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir.Buna göre, 23.09.2016 tarihinde açılan ve temyize konu dava ile birleşen ... İş Mahkemesi’nin 2016/813-788 esas ve karar sayılı birleşen dava dosyası açısından usuli kazanılmış haklar gözetilerek, olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, herhangi bir hüküm kurulmaması isabetsizdir.
3-Dava, sigortalının 03.02.2008 tarihli iş kazası sonucu vefatı nedeniyle davacı eş, çocuklar ve annenin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, Davacı eş ...’a 184.504,13 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın; davacı çocuk ...’ya 18.534,57 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın; davacı çocuk ...’a 20.000,00 TL manevi tazminatın; davacı anne ...’ye 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den tahsili ile davacılara verilmesine, Davacı ..."ın maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Dosya kapsamından; vefat eden sigortalının söz konusu olayda % 40 oranında birleşen kusuru bulunduğu anlaşılmaktadır.Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş lehine takdir edilen 20000 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı ..."e yükletilmesine,19.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.