1. Hukuk Dairesi 2017/4786 E. , 2017/6889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, imar parseline el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden malik olduğu 198 ada 46 parsel sayılı taşınmaza davalıların ev yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/27 D.iş sayılı dosyası ile müdahalenin tespit edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, şehir planlama ve kadastro çalışmalarında yapılan hata neticesinde yapıların tecavüzlü göründüğünü, taşınmazlarını kullandıklarını, haksız müdahalenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, fen bilirkişilerinin 26/07/2011 ve 19/11/2012 havale tarihli raporlarına ekli krokilerde A1, A2 alanlarına davalı ...’in, C1, C2 alanlarına davalı ...’ün, D1, D2 alanlarına davalı ...’ın müdahalelerinin menine; A2, C1, C2, D1 ile gösterilen yapıların yıkımına, B harfi ile gösterilen yol ile E harfi ile gösterilen cami bahçesi hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus T.M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince; davaya konu taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığı üzerinde durulmuş değildir.
Hal böyle olunca; 198 ada 45 ve 46 parsel sayılı taşınmazların imar öncesi tapu kayıtlarının ve tüm tedavüllerinin getirtilmesi, taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının, davalıların imar uygulamasından önce korunmaya değer bir hakkının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, taşkınlık imar uygulaması ile oluşmuşsa ve davalılar korunmaya değer bir hakka sahipse taşkın kısmın yıkılması halinde binanın tümü yıkılacaksa tümünün değeri, aksi halde taşkın kısmın değeri saptanarak, bu bedel mahkeme veznesine depo edildikten sonra el atmanın önlenmesi ve yıkım kararı verilmesi, taşkınlık imar uygulaması ile oluşmamışsa ya da davalılar imar öncesi korunmaya değer bir hakka sahip değilse, bedel depo edilmeksizin el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.