
Esas No: 2020/2261
Karar No: 2020/2992
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/2261 Esas 2020/2992 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık ..."ın, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına, yargılama giderlerinin şikayetçi üzerinde bırakılmasına dair... 2. İcra Ceza Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve 2018/168 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii... 1. İcra Ceza Mahkemesinin 22/02/2019 tarihli ve 2019/68 değişik iş sayılı kararı aleyhine, ... Bakanlığı"nın 06/02/2020 gün ve 94660652-105-03-18968-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/02/2020 gün ve KYB. 2020-19475 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede,
Dosya kapsamına göre, mal beyanında bulunmamak suçundan yapılan yargılama sonucunda borçlu sanığın mal beyanında bulununcaya kadar 3 ayı geçmemek üzere hapsen tazyikine ve yargılama giderlerinin müşteki üzerinde bırakılmasına karar verildiği anlaşılan somut olayda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 325. maddesinde yer alan "(1) Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, yargılama giderlerinin, zamanında mal beyanında bulunmaması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet veren borçlu sanık üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde müşteki üzerinde bırakılmasına karar verildiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuş ise de;
Dosya incelendiğinde, şikayetçi vekilinin dilekçesinde; "yargılama giderlerinin şikayetçi üzerinde bırakılmasına karar verilmesi" gerekçesine dayandığı, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin bu talebe yönelik olduğu değerlendirilerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
Bu açıklamalara ve yerleşik yargısal kararlara göre (Yargıtay 1. CD’nin 05/11/2008 tarih ve 2008/9091-7078 E.K; 3. CD’nin 14/11/2007 tarih ve 2007/12330-8319 E.K; 11. CD’nin 27/02/2013 tarih ve 2012/28035 E., 2013/3196 K. ve 12. CD’nin 27/12/2012 tarih ve 2012/21561-28771 E.K sayılı kararları) yargılama giderlerinin şahsi hakka ilişkin olması nedeniyle bu hususta kanun yararına bozma talebinde bulunulamayacağından, yerinde görülmeyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 05/05/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.