11. Hukuk Dairesi 2015/7603 E. , 2016/4854 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02.03.2015 tarih ve 2014/430-2015/122 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 29.03.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacıya sigortalı ...’e ait ... isimli teknenin davalıya ait ... isimli tur teknesinde çıkan yangının sirayeti sebebiyle hasarlandığını, yapılan ekspertiz incelenmesinde teknenin tamamen yanmasıyla “tam ziya” olduğu ve hasar bedelinin 60.000,00 TL olarak tespit edildiğini, 14.01.2013 tarihinde bu bedelin sigortalı ...’e ödendiğini, davalıya ait teknenin sigortacısı olan ....’den 17.000,00 TL"nin tahsil edildiğini, bakiye 43.000,00 TL üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrine davalının itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, eTTK m. 947 ve devamına yTTK m. 1061, 1062 ve devamına göre donatının sorumluğunun gemi ve navlunla sınırlı olup, kusura bağlı bir sorumluluk olduğunu, buna göre donatanın gemi adamlarının hizmet akitlerinden dolayı meydana gelen zarardan şahsi mal varlığıyla sorumlu olduğunu, donatanın üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun TTK"da yer almadığını ve haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olabileceğini, somut olayda da gemi adamlarının veya donatanın herhangi bir kusuru olmadığını, geminin elektrik aksamının olaydan bir yıl önce sigortadan ödenen bedel karşılığında tamir ettirdiğini, ayrıca ... isimli teknenin de yangının artmasına sebebiyet verdiğinden müterafik kusurlu olduğunu, balıkçı barınağında yangın söndürme tertibatının olmadığını, bekçinin bulunmadığını, hasar bedeli ödenen teknenin hurda bedeli hesaplanmadan sigortalıya tam ödeme yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne; davacı-sigorta şirketinin sigortalısının teknesinin tam zayi olmasında davalı donatana ait ... isimli teknenin gemi adamlarının kusurlu olduğu tespit edilmekle; davacının sigortalıya ödediği ve TTK m. 1472’ye göre halef sıfatına sahip olduğu ve kalan alacağının tahsili için .... İcra Müdürlüğü’nün 2013/11555 Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu takibe itirazın kısmen iptali ile; donatanın 1976 tarihli Londra Sözleşmesi m. 6 uyarınca sorumlu olduğu 83.500-ÖÇH den payına düşen 9.126,55 ÖÇH asıl alacağının takip tarihindeki karşılığı olan (1 ÖÇH=3.0773 TL) 28.085,13 TL ve sigortalıya yapılan ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 3.200,00 TL (taleple bağlı kalınarak) faiz toplamı olan 31.285,13 TL üzerinden takibin devamına, bunlardan asıl alacak olan 9.126,55 ÖÇH"nin Merkez Bankası’nca belirlenen karşılığı 28.085,13 TL ye takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmasına, asıl alacak likit olup itiraz haksız olmakla %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 6.257,03 TL"nin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, ödemelerin, icra giderlerinin ihtarname giderlerinin icra müdürlüğünce nazara alınmasına fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava; tekne sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminatın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı ...’in donatanı olduğu ... adlı teknenin .... "nda demirlediği sırada 01.11.2012 tarihinde yangın çıktığı, yangının barınakta demirlemiş 22 adet tekneye sirayet ettiği ve zarara sebebiyet verdiği uyuşmalık konusu değildir.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, 26.12.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak mahkemece hükme esas alınan 26.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda haklı olarak somut uyuşmazlığa neden olan yangın olayının 01.11.2012 tarihinde meydana gelmesinden dolayı 01.07.2012 tarihinde yürürlüğü giren 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna bağlı olarak 6102 sayılı TTK"nın “Gemi adamlarının kusurlarından doğan sorumluluğu” başlıklı 1062. maddesinin 2. fıkrasında “Donatanın, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası sözleşmelerden doğan sorumluluğunu sınırlandırma hakkı saklıdır” hükmü ile yapılan atıf uyarınca 6102 sayılı TTK"nın 1328. maddesi ve 1329 maddesi hükümleri nazara alındığında donatanın sorumluluğunun sınırlandırılması hakkında sınırlı şahsi sorumluluk sistemini kabul eden ve kısaca 1976 tarihli Londra Konvansiyonu” olarak anılan sözleşme hükümlerinin somut olaya uygulanması gerektiği kabul edilmiştir. Hükme esas alınan 26.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda “1976 tarihli Londra Konvansiyonu”nun 2/1,b.a maddesi uyarınca sorumluluğun temeli ne olursa olsun “gemide veya geminin işletilmesi “....” ile doğrudan doğruya ilgili olarak vukubulan “...” her türlü eşya ziya ve hasarı ve sair bütün zararlardan doğan alacakların...” sınırlamaya tabi deniz alacağı niteliğinde olduğu, somut olaya dayalı donatanın sorumluluğu ve deniz alacağının da 1976 tarihli Londra Konvansiyonu uyarınca sınırlı sorumluluğun kapsamında bulunduğu, aynı olay sebebiyle ve 1976 tarihli Londra Konvansiyonu"nun 6. maddesi uyarınca birden fazla deniz alacağı doğduğu taktirde belirlenen sınırlamanın “bütün” deniz alacakları için “garame esasına” göre uygulanacağı (1976 tarihli Londra Konvansiyonu m.9), bu sebeple fon kurulmadan sınırlı sorumluluk ileri sürülse dahi, konvansiyonun 12. maddesi hükmünün uygulanması suretiyle alacaklılara karşı sınırlı sorumluluğun ileri sürülebileceği, Konvansiyonun 10/2. maddesi uyarınca, fonun paylaştırılması hakkındaki 12. madde, 9. maddede yer alan garameten sınırlama için esas alınacağı, buna göre aynı olay çerçevesinde farklı dosyalar üzerinden bilirkişi tayin edildikleri için davalı donatana karşı ileri sürülen diğer deniz alacaklarını tespit edebildiklerini, usul hukuku açısından sınırlı sorumluluğun ileri sürülmesi ve paylaştırmanın yapılması ve devamında icra açısından ilgili dosyaların birleştirilmesinin uygun olacağı, somut olayda da deniz alacağının kaynağının teknelerde meydana gelen eşya zararı olduğu ve bu alacakların hepsi 1976 tarihli Londra Konvansiyonu"nun 6. maddesinden kaynaklandığı için TTK"nın 1332. maddesinde yer alan 83.500 TL"lik ÖÇH sınırı tayin edilirken, davalıların aynı yangın sebebiyle doğan “bütün” ödemelerinin de tespit edilmesi gerektiği, dosya içerisinde davalının sigortacısı tarafından kısmi ödemelerde bulunduğunun görüldüğü, ancak dosyalar birleştirilmeden ve bütün ödemeler tespit edilmeden her bir deniz alacağı için sınır tespit etmenin afaki olabileceği, hesap tarzının somutlaştırılması adına kendilerine rapor tanzimi için tevdi edilen 3 dosyadan bilgi sahibi oldukları alacak ve ödeme miktarı dikkate alınarak yapacakları oranlama ile işbu dosyadaki sorumluluk sınırının tespit edilebileceğini bildirerek, 43.000,00 TL için geçerli olacak sınırın 9.126,55 ÖÇH olacağı....” bildirilmiş ise de anılan rapora davalı ... vekili itiraz etmiştir.
Bu durumda mahkemece, anılan bilirkişi raporu benimsendiği halde raporda işaret edilen ve gerekliliği bildirilen dava konusu yangında zarar gören tüm teknelerle ilgili zarar miktarı ve yapılan ödemeler tespit edilip, bu tespitin yapılması için gerektiğinde dosyaların birleştirilmesi yoluna gidilerek bilirkişi raporunda işaret edilen eksiklikler giderilmeden “sadece” bilirkişilerin bilgi sahibi olduğu 3 dosyaya ilişkin rakamların ortalaması esas alınarak yapılan garame hesabına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.