11. Hukuk Dairesi 2015/14613 E. , 2016/4864 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.02.2015 tarih ve 2013/229-2015/97 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı, birleşen davada davalı vekili; müvekkilinin davalı banka ile dava dışı .... arasında yapılan 18/12/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine 50.000,00 TL"lik şahsi kefalet verdiğini, ayrıca bu kredi için üçüncü kişi ..."e ait bağımsız bölümün de ipotek olarak verildiğini, dava dışı asıl borçlu şirketin bu sözleşme gereğince 45.000,00 TL taksitli ticari kredi kullandığını ve kredi borcunu ödeyerek krediyi tamamen kapattığını, davalı bankanın kredi borcu ve riski devam ettiği halde üçüncü şahsın verdiği ipotek teminatını elden çıkardığını, dava dışı şirkete 18/04/2011 tarihinde ikinci defa 47.000,00 TL"lik taksitli ticari kredi verildiğini, bu krediyi dava dışı şirketin ödememesi üzerine müvekkiline ihtar çekilerek icra takibinin başlatıldığını, müvekkilinin icra takibine itiraz ettiğini sonra itirazını geri alarak ihtirazi kayıtla borcu ödediğini, oysa müvekkilinin sadece 21/12/2009 tarihinde kullandırılmış olan ilk taksitli ticari krediye kefil olduğunu, ayrıca davalı bankanın sözleşmeye teminat olarak verilen ipoteği haksız olarak kaldırdığı için ağır kusurlu ve sorumlu olduğunu, müvekkilinin teminatında ipotek bulunan kredi borcunu ödemek zorunda kaldığını, ileri sürerek 54.480,00 TL"nin ödeme tarihi olan 04/02/2013 tarihinden ve 12.787,60 TL"nin de ödeme tarihi olan 21/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davanın ise reddini istemiştir.
Asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekili; müvekkili ile dava dışı .... arasında 18/12/2009 tarihinde genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini ve asıl davadaki davacının bu sözleşmeye 50.000,00 TL"lik şahsi kefaletinin bulunduğunu, asıl borçluya kullandırılan kredi devam ederken 15/04/2011 tarihinde 18/12/2009 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında 47.000,00 TL"lik taksitli kredi verildiğini, kredinin ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, asıl davada davacının borca itiraz ettiğini ileri sürerek borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, alacağın %20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, asıl davanın ise reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada, davalı banka ile dava dışı .... arasında 18/12/2009 tarihinde 50.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davacının bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı, bu kredinin dava dışı şirket tarafından ödenerek kapatıldığı, 15/04/2011 tarihinde dava dışı şirkete 47.000,00 TL tutarında bir kredi daha kullandırıldığı, davacının ikinci sözleşmede kefaletinin bulunmadığı, asıl borçlunun ikinci krediyi ödememesi üzerine başlatılan icra takibi dosyasına davacı tarafından yapılan ödemenin istirdadının gerektiği, birleşen davada ise davanın açıldığı tarih itibariyle davacının icra dosyasına yaptığı itirazı geri alarak borcu ödediği, bu haliyle itirazın iptali davasının açılmasında hukuki yararın bulunmadığı, gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 54.480,00 TL’nin ve 12.787,60 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.468,56 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.