19. Hukuk Dairesi 2018/1472 E. , 2019/4817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali, karşı menfi tespit, istirdat davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükümlerin davalı-karşı davacı vekilince duruşmasız, davacı-karşı davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-karşı davalı vekili Av. ... ile davalı-karşı davacı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davacı şirketin alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalının itiraz ettiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin alacak hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 80.000,00 TL üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemeye sunduğu 20.01.2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile 171.695,00 TL’nin takip tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevabında ve karşı davasında, yetkili mahkemenin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının mal teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, kendisinin davacıya avans mahiyetinde çek ve senetler verdiğini, bunların davacı tarafça tahsil edildiğini savunarak, asıl davanın reddine ve % 100 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Karşı dava olarak ise, İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2008/20248 esas sayılı takip dosyasından ödenen 38.613,00 TL ile Bakırköy 6. İcra Müdürlüğü’nün 2008/12025 esas sayılı takip dosyasından ödenen 13.980,00 TL olmak üzere toplam 53.593,00 TL ile ilgili borçlu olmadığının tespitine, bu ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline ve % 100 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, karşı davanın reddini istemiştir.
Davacı- karşı davalı vekili 20.01.2016 tarihli dilekçesiyle taleplerini ıslah ettiklerini, ilk dava dilekçesinde talep etmiş oldukları 80.000,00 TL"nin yanı sıra eksik talep edilen 91.695,00 TL"nin de (toplam 171.695,00 TL) davalıdan icra takip tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece 06.04.2016 tarihinde, davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacı arasında var olan ticari ilişki kapsamında, davacı-karşı davalının 330.545,29 TL faturaya dayalı alacağının bulunduğu, gerek davacı-karşı davalı ve gerekse davalı-karşı davacının BA-BS kayıtlarında beyan edildiği üzere 112.936,44 TL davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya kesilen iade faturasının, davacı-karşı davalının faturaya dayalı alacağından mahsup edilmesi gerektiği, bu mahsuptan sonra davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıdan 217.610,52 TL alacağının kaldığı, dönem içinde ödenen 168.750,00 TL’nin mahsubu ile davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıdan 48.860,52 TL alacağının kaldığı, bu miktar itibariyle davacı-karşı davalının davasının kabulü gerektiği, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre karşı davanın ispat edilemediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, Dairemizin 2016/15594 esas ve 2017/3032 karar sayılı ve 13.04.2017 tarihli ilamının (1) nolu bendiyle davalı-karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen mahkemenin yetkisine yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendiyle davacı-karşı davalı vekilince dosyaya sunulan 20.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, olumlu olumsuz bir karar verilmediği, bu sebeple öncelikle davacı-karşı davalı vekilinin ıslah dilekçesinin niteliği hakkında açıklama yaptırılarak, dilekçesindeki talebin itirazın iptali davasının alacak davasına dönüştürülmesi mi, yoksa açılmış olan itirazın iptali davasının müddeabihinin artırılması niteliğinde mi olduğu sorulup tespit edildikten sonra, tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere bozulmasına karar verilmiş, taraf vekillerinin esasa yönelik temyiz itirazları incelenmemiştir.
Davacı-karşı davalı vekili bozma ilamından sonra mahkemeye sunduğu 13.09.2017 havale tarihli dilekçe içeri beyanında, 20.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile itirazın iptali davasını alacak davasına dönüştürdüklerini belirtmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacı arasında var olan ticari ilişki kapsamında, davacı-karşı davalının 330.545,29 TL faturaya dayalı alacağının bulunduğu, gerek davacı-karşı davalı ve gerekse davalı-karşı davacının BA-BS kayıtlarında beyan edildiği üzere 112.936,44 TL davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya kesilen iade faturasının, davacı-karşı davalının faturaya dayalı alacağından mahsup edilmesi gerektiği, bu mahsuptan sonra davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıdan 217.610,52 TL alacağının kaldığı, dönem içinde ödenen 168.750,00 TL’nin mahsubu ile davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıdan 48.860,52 TL alacağının kaldığı, bu miktar itibariyle davacı-karşı davalının davasının kabulü gerektiği, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre karşı davanın ispat edilemediği, zira davacı-karşı davalının düzenlediği faturaların davalı-karşı davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davacı-karşı davalının davasının 48.860,52 TL’lik kısmının kabulü ile icra takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ve karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraf ticari defterleri davacı-karşı davalı tarafından, davalı-karşı davacıya satılan mallar konusunda uyuşmaktadır. Yine davalı-karşı davacı tarafından düzenlenen 112.936,44 TL’lik iade faturası davacı-karşı davalı tarafından vergi dairesine bildirilmiş olup, bu iade faturası miktarı kadar meblağın davacı-karşı davalı alacağından düşülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı-karşı davacı tarafından yapılan ödemelerin miktarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalının ticari defterlerinde, davalı-karşı davacı ödemesi olarak kayıtlı bulunan ödemeler, davalı-karşı davacı tarafça ödeme olarak sunulan belgelerden davacı-karşı davalı tarafa teslim edildiği ispat edilip ödemesi yapılanlar, davacı-karşı davalının üzerinde cirosu bulunup tahsil edilenler ve yine davacı-karşı davalının cirosunun çizildiği senetlerden ödemesi yapılanların (davacı-karşı davalının cirosu çizilmiş olsa bile bu senetlerin ödeme olarak kabul edilmesi gerekir, zira cironun çizilmesi sadece cirosu çizilen cirantaya başvuru hakkını engellemektedir), davalı-karşı davacı ödemesi olarak kabul edilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan bu durum çerçevesinde davalı-karşı davacının, ödeme olarak dayandığı senetlerin ödenip ödenmediğine ilişkin belgeler eksiksiz olarak toplanıp, dosyanın konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek tüm alacak ve ödemeleri ayrıntılı olarak tartışan, taraf iddia ve savunmalarını değerlendiren ve hakeza itirazları karşılayan Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, denetimi yapılamayan bilirkişi raporlarına göre eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise her ne kadar mahkemece, asıl davada kabul edilen 48.860,52 TL alacağa ticari avans faizi yürütülmesine karar verilmiş ise de, davacı vekili ıslah dilekçesinde talep ettiği alacağa ticari faiz yürütülmesini talep etmiş olup, ticari faizin Dairemiz uygulamasında karşılığı yasal faizdir. Bu yön gözetilmeden HMK"nın m. 26’ya aykırı şekilde asıl davada kabul edilen 48.860,52 TL alacağa ticari avans faizi yürütülmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada verilen hükümlerin taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı yararına 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin birinden alınarak yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 17/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.