20. Hukuk Dairesi 2016/4940 E. , 2017/9992 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi,...432 (ifrazen 1806,1807,1808,1809) parsel sayılı 675300 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalı Hazine adına arsa olarak kayıtlı olduğunu, ancak, 1985 yılında kesinleşen orman sınırı içinde kaldığını bildirerek, tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, 1806 parseldeki yol olarak kamulaştırma şerhinin terkinine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, taşınmazlar zaten Hazine adına kayıtlı olduğundan vasfının değiştirilmesine yönelik davanın tapu iptali ve tescili davası olarak nitelendirilmeyeceği, taşınmazın aynına yönelik bir dava bulunmadığı, davacının Orman Genel Müdürlüğü, davalıların Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü olması nedeni ile 3533 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince iki kamu kuruluşu arasındaki davanın hakem tarafından görülmesi gerektiği, ...Adliyesinde 19. Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkiminin Hakem sıfatı ile görevli olduğu açıklanarak, mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın hakeme gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/02/2015 gün ve 2014/7454 E. - 2015/862 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle "...Uzman orman ve fenni bilirkişi marifeti ile yapılan keşif ve incelemede çekişmeli taşınmazın kısmen orman sınırı içinde kaldığı anlaşılmıştır. 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve bu davada da uygulanması gereken 4916 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değiştirilen 3533 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince “...taşınmazların aynına yönelik olan...” uyuşmazlıkların hakemde görülemeyeceği hükümleri getirilmiş olduğundan, bu davanın hakemde görülme olanağı bulunmamaktadır. O halde; mahkemece, işin esasına girilerek çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin orijinal kadastro pafta örneği ile yörede 1985 yapılıp kesinleşen orman kadastro çalışmasına ait harita ve tutanaklar çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın orman sınırı içinde kaldığı belirlenen kesimi yönünden davanın kabulüne karar verilmelidir..." denilmiştir.Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın kabulü ile Pendik Kurtköy 432 parselin ifrazı ile oluşan aynı yer 1806 parsel sayılı taşınmazdaki taşınmaz vasfının yol olarak nitelendirilmesi yönündeki şerhin ve aynı yer 1807, 1808, 1809 parsel sayılı taşınmazlardaki arsa olarak nitelendirilmesi yönündeki şerhlerin kaldırılarak taşınmazların orman vasfıyla yeniden şerh konulmasına ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline, dava konusu yapılan 1806 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... lehine konulan 20.10.2000 tarih ve 3701 yevmiye nolu kamulaştırma şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1941 yılında kesinleşen orman kadastrosunda taşınmaz orman sınırı dışında bırakılmış, daha sonra 1962 yılında yapılan arazi kadastrosunda mera olarak sınırlandırılmış, 1985 yılında yapılıp kesinleşen, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2896 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulamasında orman sınırı içine alınmış, 1990 yılında Milli Emlak Genel Müdürlüğünce vasfı arsa olarak değiştirilerek, 1994 yılında da kamulaştırma nedeniyle ifraz görmüştür. 432 parselin ve ifraz parsellerinin tapu kütüğünde orman sınırı içinde kaldıkları yönünde şerh bulunmaktadır.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye,mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu gözönünde bulundurularak, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.Bu sebeple, hükmün 2 ve 4 nolu bentlerinin kaldırılarak, yerine “6099 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA 04/12/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.