3. Hukuk Dairesi 2016/14306 E. , 2017/3131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılar yararına Kozan 1. Asliye(Aile) Hukuk Mahkemesinin 2012/147-549 e.k. sayılı ilamıyla ayrı ayrı 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalıların reşit olduğunu, ayrıca davalı ..."in evlendiğini, iştirak nafakasına ihtiyaçlarının kalmadığını, kendisinin ise özürlü olduğunu, geçimin temin edemediğini belirterek; iştirak nafakalarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalıların ergin oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalılarca temyiz edilmiştir.
TMK ’nın 328.maddesinde: “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.
Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan TMK.nun 328/1.maddesi uyarınca; kural olarak, ana babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam ettiğinden, anılan maddenin birinci fıkrasının açık hükmü uyarınca küçükler için ergin olmakla lehine boşanma ilamı ile bağlanan iştirak nafakası kendiliğinden sona erer.
Buna bağlı olarak; çocuğun ergin olması ile iştirak nafakası kendiliğinden sona erdiğinden, davacının, kanun gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması talebi ile bu davalı bakımından dava açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, kanun gereği çocuğun ergin olması ile kendiliğinden sona eren iştirak nafakası nedeniyle davacı hakkında takip bulunması halinde dahi, davacının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca şikayet yoluna başvurma imkanının bulunduğu, diğer bir ifade ile bir hakkın, mahkeme kararına gerek olmaksızın, başka bir yolla ve aynı ölçüde güvenli olarak elde edilebilmesinin mümkün olduğu, bu durumda o hakla ilgili olarak dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı açıktır.
6100 Sy HMK nın 114/1-h maddesi uyarınca açılan davada hukuki yarar bulunması ise Dava şartlarından olup aynı kanunun 115. Maddesi gereğince mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerekli olup bulunmadığından ise aynı kanunun 115/2 . Maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermesi gerekir.
Bu durumda, mahkemece; 4721 sayılı TMK’nun 328/1.maddesi uyarınca iştirak nafakasının çocukların dava tarihi öncesinde ergin olduğu tarihlerde kendiliğinden sona erdiği, yasa gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması istemi yönünden, davacının bu davalı bakımından davayı açmakta veya bu konuda tespit hükmü verilmesinde hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, bu talebin usulden reddine karar verilmesi gerekirken; yasal olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş,kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.