3. Hukuk Dairesi 2017/1885 E. , 2017/3145 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ..."ün kardeşi olduğunu, diğer davalı ..."nin de davalı ..."ün kayınbiraderi olduğunu, 2011 yılı Nisan ayında davacı ile davalı ... arasında 06 T 7041 plakalı ticari taksinin kiralanması konusunda 3 yıl süreli sözlü kira sözleşmesi yapıldığını, ..."ün astsubay olduğu için bütün işlemlerin ... adına yapıldığını, kira parasının aylık 1.500,00 TL olarak kararlaştırıldığını, ... adına 36 aylık alınacak plaka işletme kredisi ile yeni araba kasası satın alınarak kredinin ... tarafından ödeneceğinin ve muhasebe ücreti ile diğer vergilerin davalılara ait olacağının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince 30.000,00 TL kredi çekilerek 2011 model Hyundai Era Accent marka araç satın alınıp 06 T 7041 ticari plakası takıldığını, müvekkilinin 28 ay boyunca kira sözleşmesine uygun olarak taksiyi çalıştırdığını, ..."ün 2013 yılında emekli olduğunu ve iş kuracağı gerekçesiyle kira süresinden 8 ay önce sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ve davacının 16.000,00 TL gelir kaybına uğradığını belirterek maddi zararlara karşılık şimdilik Hyundai marka araç kasası bedeli karşılığı 14.000,00 TL, sözleşmenin 8 ay önce feshedilmesi nedeniyle gelir kaybı 500,00 TL, muhasebe ve davalılar adına ödenen vergiler için 500,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, cevap dilekçesinde; aracın davacı tarafından Nisan/2011 tarihinde 30 ay süre için kiralanarak işletilmeye başlandığını ve kendi isteği ile 29. ayın sonunda Ağustos/2013 tarihinde teslim edildiğini, işletmeden elde edilen vergilerin kiracıya ait olduğunun kararlaştırıldığını, taraflar arasında düzenlenen kira protokolünün davacıda olduğunu, davacının herhangi bir kasa bedeli ödemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; kısa karar ile ‘’ Davacının davasının kabulüne’’ karar verildiği halde gerekçeli hükümde ‘’….Davacının davasının kısmen kabulü ile, davacının 4.743,40 TL
kasa bedeli, 6.000,00 TL erken fesih bedeli, 1.169,96 TL muhasebe ve vergi olmak üzere
davalılardan toplam 11.913,36 TL alacağının 5.743,00 TL sinin dava tarihinden, 6.170,36 TL sinin 01/07/2015 ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine‘’ hükmolunmuş ; söz konusu karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Anayasanın 141"nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde hükmün ihtiva etmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince, yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir.
Mahkemece; Kısa kararda davanın tam kabulüne karar verildiği halde gerekçeli hükümde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili bulunmaktadır. 10.4.1992 gün, 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni oluşturur.
Anılan içtihadı birleştirme kararı gereğince, kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya içeriğine göre mahkemece bu konular gözönünde tutularak vicdani kanıya göre karar verilmelidir.
Bu itibarla, hüküm gerekçesi ile hüküm fıkrasının ve kısa kararla , gerekçeli kararın çelişkili olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.