(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/4675 E. , 2020/6763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalıya ait iş yerinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesini hakediş alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı sebeple feshettiğini, ödenmeyen 201.230.00 TL hakediş alacağının davalıdan tahsili için ... 1. İcra Müdürlüğünün 2014/6453 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlunun haksız itirazı nedeniyle icra takibinin durduğunu belirterek, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, hakediş belgesi düzenlemenin mesul müdür yetkisine girmediğini, Holding tarafından hakediş departmanınca hesaplandığını, belgedeki tutarın doğru olmadığını ve faiz talebinin de en yüksek banka faizi olmas gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-İşçinin hakediş alacaklarının ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Somut olayda davacı Ağustos 2013 ayı dahil hakediş alacaklarını icra takibine konu etmiştir. Delil listesinde işyeri kayıtları, avans-hakediş dosyası bilirkişi raporu gibi delillere dayanmıştır. Davalı taraf da delillerinde banka kayıtları, işyeri mali kayıtları, hakediş kayıtları, bilirkişi raporu gibi delillere dayanmış olup celbi gereken belgelerin nerelerden celbi gerektiğini göstermiştir. Mahkemece hiçbir delil toplanılmaksızın banka kayıtları getirtilmeksizin icra tabine konu edilen ve davalı tarafça yetkili kişi tarafından tanzim edilmediği ileri sürülen hakediş raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf temyiz aşamasında söz konusu alacağa ilişkin icra takibinden sonra dava açılmadan önce yapılan ödemeye dair iki adet banka dekontu sunmuştur. Banka dekontunda şirket yetkilisi Dr. ... tarafından 29.07.2013 ve 31.07.2013 tarihlerinde 30.000.00TL’şer tutarlı iki adet ödeme gözükmektedir. Banka kayıtları ve işyeri hakediş departmanı kayıtları celbedilerek yapılan ödemenin mahsup edilmesi gerekmektedir.
2-Taraflar arasında icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı da bir diğer uyuşmazlık konusudur.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu alacakların varlığı ve miktarının tespiti tartışmalı olup yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacak likit değildir. Şu halde, mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olmuştur
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.