3. Hukuk Dairesi 2015/16146 E. , 2017/3301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde (dahili) davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının 261980 no.lu tarımsal sulama abonesi olduğunu, ödenmeyen borçları nedeniyle hakkında icra takibi başlatıldığını ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, icraya sevk edilen borç listesinde davalının hangi dönemlere ait ne kadar borcu olduğunun açıkça görüldüğünü ve bu nedenle davalının itirazının haksız olduğunu belirterek, Kilis İcra Müdürlüğü"nün 2012/294 esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar (dahili davalılar), davacı kurum tarafından düzenlenen borç listesinde yer alan tahakkukların hangi sebepten kaynaklandığının anlaşılamadığını, ayrıca dava konusu icra takibinde faize faiz işletilmiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, borçlu davalılar tarafından Kilis İcra Müdürlüğünün 2012/294 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ödenmeyen elektrik borcu nedeniyle davalı hakkında yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, tarımsa sulama abonesi olan davalının borç döküm belgesinde yere alan ödenmemiş fatura borçlarından sorumlu olduğunu iddia etmekte, (dahili) davalılar ise icra takibine konu edilen borç listesinde yer alan borcun hangi dönemler ait olduğunun ve hangi sebepten kaynaklandığının anlaşılmadığını, bu nedenle borca itiraz ettiklerini ve bu borçtan sorumlu olmadıklarını ileri sürmektedirler.
Somut olayda; davacı ile davalı ... arasında 17.02.1999 tarihli abonelik sözleşmesi imzalandığı, aboneliğin devam ettiği, davacı kurumun 2005/8. dönem ile 2012/1. dönem arasındaki 10 adet otomatik dönem borcu ile 2 adet endeks esaslı ek tahakkuk borcuna ilişkin olarak toplam 40.585,60 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalı kurum tarafından, davacı şirket hakkında 2005/8. dönem, 2009/10. dönem, 2010/6,9,11. dönem, 2010/6,9. dönem, 2011/11. dönem için otomatik dönem tahakkuku adı altında, 2009/9. dönem ile 2012/1. dönem için ise endeks esaslı ek tahakkuk adı altında toplam 10 adet fatura düzenlendiği görülmektedir. Kurum tarafından sunulan diğer belgelerde ise, borç döküm belgesinde 2005/8. dönem "otomatik dönem tahakkuku" olarak gösterilen borcun, aslında davalı abone hakkında 12.08.2005 tarihli kaçak kullanımına istinaden düzenlenen 01.09.2005 son ödeme tarihli 2005/8. dönem kaçak elektrik borcu olarak tahakkuk ettirildiği, dava konusu diğer faturalara ilişkin olarak ise hiçbir dayanak belge sunulmadığı anlaşılmktadır.
Mahkemece, yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; kurum kayıtlarında inceleme yapılmak istendiğinde tüm kayıtların Adana veya Ankara"ya gönderilmiş olması sebebi ile bunun mümkün olmadığı, dosyadaki mevcut belgelere ve otomotik dönem servis kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre, davalı abone hakkında düzenlenen borç miktarının doğru olduğu kabul edilerek, asıl alacak üzerinden gecikme faizi ve KDV hesaplandığı, buna göre davalı abonenin sorumlu olduğu borç miktarının 20.465,79 TL enerji tüketim bedeli, 17.050,71 TL gecikme zammı, 3.069,10 TL KDV olmak üzere toplam 40.585,60 TL olduğunun tespit edildiği belirtilmiş, mahkemece bu rapor esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
Ne var ki bilirkişi raporunda, davacı kurumun davalı abone hakkında düzenlediği, olağan tüketim faturaları ile kaçak ve endeks esaslı ek tüketim faturalarındaki tahakkukların hangi sebepten kaynaklandığının ve yapılan bu tahakkukların(hesaplamaların) yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığının irdelenmediği, ayrıca yukarıda açıklandığı şekilde özellikle 2005/8. dönem borcuna ilişkin çelişkinin giderilmediği, bu haliyle bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı açıktır.
Bunun yanında dava konusu elektrik aboneliğinden kaynaklana somut uyuşmazlığa ilişkin olarak alınan bilirkişi raporu "avukat bilirkişi "tarafından düzenlenmiş olup, bilirkişi dava konusu uyuşmazlık konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli olmadığından, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi mümkün değildir. Uzman bilirkişi tarafından, dava konusu bedelin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir.
Bu durumda, mahkemece; öncelikle, 2005/8. dönem (01.09.2005 son ödeme tarihli) faturanın kaçak borcun ilişkin olması halinde, borç doküm belgesinde neden otomotik dönem tahakkuku olarak kaydedildiği hususu hususu davacıya açıklatılarak, dava konusu aboneliğe ilişkin "olağan tüketim ekstreleri ile kaçak tahakkuku ve endeks esaslı ek tahakkukunun dayanağını oluşturan tüm tüketim belgelerinin getirtilerek, dava konusu dönemde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri de gözetilmek suretiyle, kaçak tahakkuku, endeks esaslı ek tahakkuku ve otomatik dönem tahakkukları yönünden davacının sorumlu olduğu ve olmadığı miktarın belirlenebilmesi için elektrik tüketim hesabı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz ve denetime uygun olmayan rapora itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.