3. Hukuk Dairesi 2015/16869 E. , 2017/3325 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , tarımsal sulama abonesi olduğunu , davalının 30.217.15.- TL bedelli icra takibi yaptığını, borca itiraz edemediğini ileri sürerek; gerçek borç miktarının tespitine ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı , davanın reddini istemiştir.
Mahkemece ; talep üzerine 26/12/2014 tarihinde elektrik kesilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş , yargılama sonunda ise davanın reddine, davacının 30.223.48.- TL borcunun olduğunun tespitine , davalının ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir .
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları bakımından; Temyize konu edilen ihtiyati tedbir talebine ilişkin karar , 6100 sayılı HMK"nun yürürlükte olduğu dönemde verilmiştir. HMK"nun 341.maddesi “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermektedir. Ancak, aynı kanunun Geçici 3.maddesi ile de “Bölge Adliye Mahkemelerinin 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2.maddesi uyarınca Resmi Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü getirilmiştir (Yargıtay Hukuk Bölümü İçtihadı Birleştirme Kurulunun 21.02.2014 tarih ve 2013/1 Esas-2014/1 sayılı kararı).
Bu durumda, uyuşmazlığa, 1086 sayılı HUMK.nun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu açıklamaların ışığı altında temyiz olunan hükmün incelenmesi neticesinde ihtiyati tedbire ilişkin olduğu ve kararın temyizi sebebiyle aşağıdaki değerlendirme yapılmıştır.
HUMK.nun 427.maddesine göre temyiz, mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı başvurulacak kanun yoludur. İhtiyati tedbir kararı ise, geçici nitelikte bir önlem olup, durum ve şartların değişmesi halinde değiştirilebileceğinden buna ilişkin mahkeme kararının temyiz edilme olanağı 1086 sayılı HUMK ve 6100 sayılı Kanunun ek 3.maddesine göre yoktur.
Anılan İBK göre ihtiyati tedbir talepleri ile ilgili kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından davalı vekilinin temyiz talebinin reddi gerekmiştir .
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince ;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, somut olayda; davacı hakkında 30.217.15.- TL bedelli icra takibi yapılmış , icra takibine itiraz etmeyen davacı eldeki dava ile harca esas değeri 10.000.00.- TL göstererek borçlu olmadığının tespitine , gerçek borcunun miktarının belirlenmesine karar verilmesini istemiştir . Mahkeme ise, davalı kurumun icra takibine giriştiği bedeli de aşarak davacının borcunun 30.223.48 .- TL olduğunu hüküm altına almıştır . Oluşturulan hüküm, usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
SONUÇ ; Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz talebinin reddine, 2.bentte yazılı nedenlerle hükmün davacı yararına HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.