19. Hukuk Dairesi 2018/1548 E. , 2019/4846 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalıya verdiği yakıt nedeniyle kesilmiş olan faturalardan kaynaklı borcun 2.362,54 Euro bakiyesinin ödenmediğini ileri sürerek, alacağın fiili ödeme günündeki kur üzerinden ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı ile davacı arasında davalıya mazot satışına ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkinin Temmuz 2012 tarihine kadar sürdüğünü, karşılıklı mahsup ilişkilerinin olduğunu, davacının davalı nam ve hesabına tahsil ettiği KDV bedellerini davalının borcundan mahsup ettiğini, dava konusu alacağın 20.06.2011 ve 30.06.2011 tarihli faturalardan mahsup edilmesi talimatının verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı tarafın verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı gibi inceleme günü ticaret defter ve kayıtlarını sunmaktan kaçındığı, ihbar olunan ...’in davacı şirketin işçisi olduğu, işveren vekili olmadığının anlaşıldığı, davacının sunduğu Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası ekstrelerinde davalı firmanın ... şirketi hesaplarına para gönderdiğine dair herhangi bir kayıt mevcut olmadığı gerekçesiyle davacının alacağını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2015/16862 esas ve 2016/6567 karar sayılı ve 13/042016 tarihli ilamında yer alan “Dava akaryakıt satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davacınn kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatırmadığı, dosya içerisindeki delillere göre de alacağını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı vekilinin 26.02.2014 tarihli cevap dilekçesinde dava konusu faturaya dayalı borcun davacı tarafından, müvekkili şirketin nam ve hesabına iade edilen katma değer vergisi alacağının davacı tarafından tahsil edilmesi suretiyle ödendiğini, bu konuda talimat verildiğini belirtmiş olması karşısında, davaya konu alacağın ödendiğinin ispat yükümlülüğü davalıya ait olup, mahkemece ispat yükünde yanılgıya düşülerek davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının duruşmada yapılan ihtarata rağmen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını hazır etmediği, davacının sunduğu açık hesap ekstrelerine göre davacı ile davalının süregelen ticari ilişkilerinde 15/05/2012 tarihli davalı tarafından yapılan 2.000,52 Euro ödeme sonrasında davacının 2.362,54 Euro alacaklı olarak 2013 yılına devrettiği, davalının sunduğu cari hesap ekstresine göre, davalı ile davacının ticari ilişkilerine 2012 yılı öncesinde başlandığı, 01/01/2012 tarihli açılış fişinde davalının 5.970,40 TL borçlu olduğu, davacının kestiği faturalar ve davalının karşılığında yaptığı ödemeler ile iade faturaları sonrasında 11/05/2012 tarihinde davalının davacıya 2.362,60 Euro borçlu olduğu, davalının 05/07/2012 tarihinde borcunun virman yoluyla kapatıldığı şeklinde açıklama bulunduğu ancak davalının "virman Moil yurt dışı KDV" açıklaması ile davacının alacağından mahsup edilen bu kaydın davacı kayıtlarında yer almadığı ve davalının cevap dilekçesinde davacı tarafından kendisine dava konusu edilen paranın 20/06/2011 tarihli ve 30/06/2011 tarihli faturalardan mahsup edilmesi talimatı verdiğini iddia etmiş ise de buna ilişkin ve aralarında mutabakat olduğu yönünde herhangi bir belge sunmadığı, banka tarafından da davacının hesabına dava konusu edilen tutarda herhangi bir havale ya da EFT yapılmadığı bilgisi verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de bozma kararının gerekleri yerine getirilmemiştir. Zira mahkemece davalının incelemeye esas olmak üzere tüm ticari defter ve belgelerinin bilirkişiye incelenmek üzere tevdiine karar verilmiş, davalı tarafça ise defter ve belgelerin hacimli olması sebebi ile yerinde incelenmesine ilişkin dilekçe sunulduğu ancak mahkemece 08.08.2017 tarihli ara kararıyla davalının yerinde inceleme talebinin reddedildiği, bilahare farklı tarihlerde aynı şekilde yerinde inceleme içeren taleplerin ara kararlarıyla reddedildiği görülmüştür. İspat yükünün davalı tarafta olduğu Dairemizce verilen bozma kararında belirtilmiş olup, bu karara uyulmakla artık mahkemece yapılması gereken davalı tarafın bu husustaki tüm delilleri toplanarak ve ticari defter ve kayıtları da yerinde incelenerek alınacak bilirkişi raporu da değerlendirilmek suretiyle karar verilmekten ibarettir. Bu sebeple, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.