3. Hukuk Dairesi 2015/17964 E. , 2017/3386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına ve ... yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacıların müşterek çocukları müteveffa..... ile davalı ... ve diğer birkaç arkadaşının Büyükkarapınar Köyü Eskikoru Mevkiinde avlanmak için dolaşırlarken, dönüş yolunda davalı ..."ın babası ..."a ait av tüfeği ile müteveffa Mustafa"ya tüfeğini doğrulttuğunu, bu sırada ateş alan tüfekten çıkan saçma tanelerinin yakın mesafeli olarak müteveffanın boynuna ve omzuna isabet ederek ölümüne neden olduğunu, bu suç fiilini işleyen davalı ..."ın fiili işlediği 01/01/2006 tarihinde 15-18 yaş gurubunda olduğundan, davalı baba ..."ın velayeti altında olduğu, ayrıca fiilde kullanılan av tüfeğinin de baba ..."a ait olduğunu,, ölümle sonuçlanan bu olaya ilişkin yürütülen soruşturma neticesinde ... Mahkemesinin 2007/5 Esas sayılı dosyasında ceza davası açıldığını, ... Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 24/07/2007 tarih ve 2007/5 Esas-2007/32 Karar sayılı kararla sanık ..."ın suç tarihinde 15-18 yaş gurubunda olması nedeniyle cezasının 1/3 oranında indirilmesi neticesinde 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiğinibelirterek davacıların müşterek çocukları....."ın ölümü nedeniyle her bir davacı için şimdilik 1.000"er TL maddi, 10.000"er TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, olayın failinin ... olduğunu, her ne kadar tüfeğin ..."a ait olduğu iddia edilse de ....."ın olayda bir sorumluğu olmadığını, bu nedenle davanın ..."a yöneltilmesinin usule aykırı olup davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davalarında davanın olay tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiği halde aradan bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen davanın açıldığını, bu yönü ile de davanın zamanaşamı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini,istenen manevi tazminat miktarının oldukça yüksek olduğunu bu nedenle davanın reddini istemiştir.
ahkemece, davalı ... yönünden açılmış usulüne uygun dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile; 7500 şer TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01/01/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacı ... ve ..."a verilmesine, davacıların maddi tazminat talebinin kabulü ile; 42.626,06- TL maddi tazminatın olay tarihi olan 01/01/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak 21.313,03-TL"nin davacı ..."a; 21.313,03-TL"nin davacı ..."a verilmesine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir
2-Davalı vekilinin manevi tazminat yönünden temyiz itirazları yönünden;
Zamanaşımı; EBK Kanununun 125 vd. maddeleri ile YBK Kanunun 146 vd. maddelerinde genel anlamı ile hükme bağlamış olup, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeni ile dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan zaman aşımı def"i, alacaklının alacağın borçlunun nızasına aykırı olarak dava yoluyla isteyebilme hakkını ortadan kaldıran kişisel bir savunma sebebidir.
Zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle de, maddi hukuktan kaynaklanan bir defi olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır. (Kuru: a.g.e., Cilt2, s.l761;Von Tuhr: Borçlar Hukuku (C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt 1-2, s.688 vd; ...: Defi ve İtiraz Arasındaki Farklar ve ileri Sürülmesinin Hukuki Sonuçlan, EÜHF Dergisi, Cilt: III, Sayf 1, Kayseri 2008, s.255 vd.).
Bu itibarla zamanaşımı def"i ileri sürüldüğünde, hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Ancak; borçlunun kendisine karşı açılmış olan alacak davasında böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesi gereğince; "Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittilası tarihinden itibaren bir sene ve herhalde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz."
Somut olayda, davacı dava dilekçesi ile müşterek çocukları müteveffa....."ın, suça sürüklenen çocuk ... tarafından 01/01/2006 tarihinde taksirle ölümüne sebebiyet vermesinden ötürü, davalı babadan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemektedir. Davaya konu olay nedeniyle.... Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/5 esas sayılı dosyasında, suça sürüklenen çocuk ... yönünden 01/01/2006 tarihinde taksirle ölüme sebebiyet verme suçlaması ile açılan dava neticesinde üzerine atılı suçu işlediği sabit görülerek, TCK 85/1 den 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,söz konusu kararın da 04.07.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dava dilekçesi davalıya 30.01.2012 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, davalı ise süresinde 10.02.2012 tarihinde sunduğu cevap dilekçesi ile manevi tazminat yönünden zamanaşımı def"ini ileri sürmüştür.
Mahkemece, olaya uzamış ceza zamanaşımı tatbik edilip, olay tarihinden itibaren, zamanaşımı süresi uygulanarak, davanın zamanaşımına uğramadığı sonucuna varılmıştır.
Oysa, dava ev başkanının sorumluluğuna dayalı olarak açıldığından uzamış ceza zamanaşımı uygulanamaz. Ev başkanı için kısa zamanaşımı süresinin uygulanması gerekip, zamanaşımı süresinin başlangıcını tespit etmek yönünden, "zararın öğrenildiği tarihin" belirlenmesinde yarar vardır.
Zarar görenin zararı öğrenmesinden amaç, zararın mahiyeti (kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır.
Davacı taraf, davada talep ettiği zararı,haksız fiilin işlendiği tarih olan 01/01/2006 tarihinde öğrenmiş, iş bu davayı 02.06.2015 tarihinde açmıştır.
Buna göre,mahkemece, davacı tarafın zararı öğrenme tarihi olan 01/01/2006 tarihinden itibaren, yukarıda açıklanan zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeni ile, davacının manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.