22. Hukuk Dairesi 2017/860 E. , 2017/1033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 27.07.2010 tarihinde iş başı yaptığını, hizmet sözleşmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun maddi gerçekleri aykırı sebepler ileri sürülerek sırf sendikaya üye olma ve sendikal faaliyetlerde bulunma nedeniyle 02.09.2014 tarihinde feshedildiğini, iş akdinin feshedildiği tarihe kadar kesintisiz çalıştığını, davalının iş sözleşmesini sözlü olarak 02..09.2014 tarihinde feshedildiğini belirterek davacıya iş akdinin feshedildiğine dair çalışma belgesi verdiğini, davacının işten çıkarılma nedenini sorması üzerine üst düzey yöneticilerin bu şekilde istediğinin belirtildiğini, davacının iş akdine geçerli bir sebep olmaksızın son verilmiş olduğunu belirterek fesih işleminin geçersiz sayılarak iptali ile davacının işe iadesine ve sendikal tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin davacı işçinin sorumsuzca ve kusurlu olarak yarattığı sağlık nedenleri ile işyerindeki çalışma düzenini aksatması ve işin verimliliğini ortadan kaldırması nedeni ile feshedildiğini, müvekkil şirketin davacıyı anayasal hakkın kullanımından ötürü iş sözleşmesini feshetmediğini, sürekli rapor alarak iş verimini ciddi şekilde sekteye uğratması yüzünden iş akdinin feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, 29.08.2014 tebliğ tarihli iş sözleşmesinin feshine ilişkin davacının imzasının bulunduğu yazıda ""şirketimizin Disiplin Kurulunda 29.08.2014 tarih ve 2014-08-29-05 nolu kararı gereği: Hasta olmadığı halde kendisini hasta göstererek işi aksatmak, fiilini işlediğiniz yukarıdaki tutanakla tespit edilmiştir. Bu durum sebebiyle iş akdinizin feshedildiğini bildirir gereğini rica ederiz."" beyanının bulunduğu, belge üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan bilirkişi raporunda, belge üzerindeki düzenlemeye ilişkin yazılar üzerinde silinti, kazıntı veya ilave yoluyla yapılmış fiziksel ve kimyasal herhangi bir tahribata rastlanılmadığı belirtilmiş olup bu hali ile belgede tahrifat veya ilave yapıldığının somut olarak tespit edilemediği, belgedeki iş akdinin feshinin tebliğ tarihinin 29.08.2014 tarihi olması karşısında davanın 30.09.2014 tarihinde açıldığı, buna göre bir aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Davanın bir aylık hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa işçi aynı sürede uyuşmazlığı özel hakeme götürebilir.
Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, mahkeme gerekçesinde fesih bildirim belgesi olarak kabul edilen 29.08.2014 tarihli belge hakkında, davacının belgenin davacıya imzalatıldığı esnada fesih bildirimi içermediği iddiası üzerine Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılmış, bilirkişinin belgede silinti, kazıntı veya ekleme yoluyla yapılmış bir tahrifata rastlanılmadığı tespiti esas alınarak belgenin geçerli fesih bildirimi olduğu kabulü ile davanın hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporunun temini sonrasında ise davanın esası hakkındaki deliller toplanılmış ve taraf tanıkları dinlenilmiştir.
Mahkemece verilen karar dosya kapsamına uygun değildir. Fesih belgesi hakkında alınan bilirkişi raporunda belgede tahrifat olmadığı belirtilmişse de belgenin içeriğinde iki farklı yazı karakterinin kullanıldığı belirtilmiştir. Buna göre; davacının kimlik bilgileri ile fesih bildirimi yapıldığına dair ifadeler Times New Roman yazı tipi ile yazılmış olmasına rağmen davacıya hakkında disiplin yönetmeliği gereği tutanak tutulduğu bildirimi ile imzası üzerindeki adı ve soyadı kısmının farklı yazı karakteri ile yazıldığı tespiti yapılmıştır. Sonuç olarak, belgenin ilk kısmı ile üçüncü kısmının bir yazı tipi ile ikinci kısmı ile dördüncü kısmının ise farklı bir yazı karakteri yazıldığı, davacının adının yazıldığı karakter kullanılan kısımlardaki ifadelerden, belgenin fesih bildirimi niteliğinde olmadığı, sadece davacıya hakkında tutanak tutulduğu bildiriminden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle, davacının belgeye fesih bildirimi ifadesinin sonradan eklendiği iddiası hakkında çok güçlü delil bulunduğu, davalı tarafça belgede farklı yazı karakterleri kullanılmasının herhangi bir gerekçesinin ortaya konulamadığı anlaşılmakla 29.08.2014 tarihli belgenin geçerli bir fesih bildirimi olduğu kabul edilemeyeceğinden davanın süresinde olmadığı kararı hatalıdır.
Diğer taraftan, işveren davacıya 29.08.2014 günü ihbar süresi tanımadan iş akdini feshettiğini bildirmiş olmasına rağmen davacının rapor süresinin bittiği 31.08.2014 tarihinden sonra 2 gün daha sigorta bildirimi yapıp ücretini ödemiş olmasından, davacının davalı tarafın geçerli olduğunu iddia ettiği fesih bildirimi tebliğinden sonra da çalıştırılmış olduğu sonucu doğmakta olup bu dahi fesih bildiriminin geçerli olmadığını ortaya koymaktadır.
Hal böyle olunca; davacının işe iade davasını süresinde açtığı, işverenin davacıya kıdem ve ihbar tazminatını ödeyerek geçerli nedenle fesih yaptığı, ancak geçerli nedenle fesih işlemi bakımından geçerlilik şartı olan yazılılık şekil şartını yerine getirmediği, davacı işçi tarafından ileri sürülen feshin sendikal nedenle yapıldığı iddiasını ispatlayacak herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesi ile davacının işe iadesine, sendikal tazminat isteminin ise reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
...-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının davalı işyerindeki İŞİNE İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdem süresi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine, sendikal tazminat isteminin reddine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen kıdem ve ihbar tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 31,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 06,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre ....980,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 457,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 26.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.