(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/30438 E. , 2020/6807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı ... Belediyesi nezdinde uzun süredir sendikalı olarak çalıştığını, fazla çalışmaları bulunması, hafta tatillerinde ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasına karşın ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, yıllık izin, ikramiye fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatili ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının iş akdinin feshedilmeyip Hatay Belediyesi’ne nakledildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Davalının temyiz dosyasına sunduğu belgelerin nazara alınıp alınmayacağı hususu taraflar arasındaki uyuşmazlık konusudur.
Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu sona erdiren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 188.) 114. maddesinde, “Hâkimin re’sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar” deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir. (Prof. Dr. ... Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 ... 2, s.1343, Prof. Dr. ... Yargılama Hukuku Cilt 1-II-İst. 1997 s.28 ve 871). Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu da dikkate alınmalıdır. Dava hakkının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan hâkime verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu sona erdiren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
Diğer bir anlatımla yargılama aşamasında, borcu itfa eden belge değerlendirilmeye alınmalıdır. Temyiz aşamasında sunulan ve borcu sona erdiren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin (HMK 140, ... HUMK. Md. 202) kabulü zorunludur (HGK Kararı: 27.02.2012 gün ve 2012/9-842 E, 2013/291 K).
Davalı vekili tarafından temyiz dosyasına 29.08.2019 tarihinde sunulan dilekçe ile davacının bu davanın konusu olan ikramiye alacağını dava karara çıkmadan önce ... İcra Müdürlüğü’nün 2015/13715 esas sayılı dosyasından 08.10.2015 tarihinde takibe konu ettiği, 20.10.2015 tarihinde takibin kesinleştiği, bu davanın da takip tarihi olan 08/10/2015 tarihinde açıldığı ve 06/05/2016 tarihinde karara çıktığı, buna göre esasen kesinleşmiş bir alacak bakımından karar verilmiş olduğu, 01.12.2016 tarihinde icra dosyasının ödendiği ayrıca ikramiye alacaklarının bir kısmının da bayram ikramiye bordrosu ile tahakkuk ettirilerek bütçe emanet cetveline kayıt ettirildiğini ve ödendiğini ileri sürülmüştür.
Davalı ... vekilinin iddiası; icra takibine konu edilmiş ve kesinleşmiş bir alacak kalemi yönünden mükerrer olarak karar verildiği, ayrıca alacak bakımından Belediye kayıtlarında karar verilmesinden daha önceki tarihli ödemelerin bulunduğu yönündedir. Buna göre; davalının sunduğu ödeme belgeleri ile ... İcra Müdürlüğü’nün 2015/13715 esas sayılı dosyası incelenmek suretiyle, dava konusu alacakların karar tarihinden önce ödenip ödenmediği ve talep konusu yapılan alacaklar ile aynı konuda kesinleşmiş bir icra takibinin bulunup bulunmadığı hususunun tespit edilerek neticesine göre davada hukuki yararın bulunup bulunmadığına ilişkin yapılacak değerlendirme sonucunda yeniden bir hüküm kurulması gerektiği anlaşıldığından mevcut karar bozmayı gerektirmiştir.
2-Davacının fazla çalışma ücret alacağına hak kazanıp kazanamadığı bir diğer uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Dosya kapsamında; davacı dava dilekçesinde davalı ... nezdinde yaptığı iş ve çalışma saatlerini açıklamaksızın devamlı fazla mesai yaptığını ileri sürmüştür.Davacı ve davalı tanıkları ise birbirini doğrulayan ifadelerle davacının davalı Belediyede çeşitli birimlerde şoför olarak görev yaptıktan sonra 2011 yılından sonra su işlerine geçtiğini, ...’in ... Mahallesinde su işine baktığını,özellikle su sıkıntısının olduğu yaz aylarında vana açma kapama işini yaptığını, su arızasının ne zaman olacağı belli olmadığından belli bir mesai düzenine bağlı olmaksızın ihtiyaç olduğunda çalışmasını sürdürdüğü ifade edilmiştir.Mahkemece hükme dayanak alınan raporda davacının ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti tahakkuku olan aylar dışlanmak suretiyle, davacının Mart 2014 ayı için haftanın her günü 24 saat çalışmasına devam ettiği kabulüyle, hafta tatil ücreti ayrıca talep edildiğinden hafta tatili günü için normal günlük çalışma süresi olan 7,5 saat düşülerek, davacının günlük fiilen 14 saat çalışma yaptığı, haftanın 6 günü 84 saat ve ilave hafta tatili gününden 6,5 saat çalışmanın eklenmesiyle 90,5 saat çalışarak, haftalık 45,5 saat fazla mesai yaptığı tespitiyle ve TİS hükmü gereğince %100 zamlı ücrete göre hesaplama yapılmıştır.
Ne var ki, hükme dayanak alınan rapordaki tespitler yerinde bulunmamaktadır.Zira; davacı ... işçisi olup, Belediyenin belirlediği günlük çalışma saatleri içerisinde çalışmasını sürdürmekte, bunun haricinde ise sorumlu olduğu bölgede su sıkıntısı olduğunda veya bir arıza durumunda vanayı kapatarak arıza ekibine haber vermek ve arıza giderildikten sonra yeniden vanayı açmaktan ibaret fiili bir çalışması vardır.Dosyada günlük normal mesai bittikten sonra hangi tarihlerde, hangi saatler arasında su sıkıntısı yahut arıza meydana geldiğine dair bir bilgi mevcut değildir.Ancak davacının arıza ihtimaline binaen her an hazır olduğu dikkate alındığında ve tanık beyanlarına göre normal mesaisi haricinde de bir nevi icap nöbeti tuttuğu anlaşılmaktadır.
Dairemiz uygulamasına göre; icap nöbetinde fiilen daha fazla çalışıldığı kanıtlanmadığı takdirde, icap nöbetinde geçen sürenin 1/8’inin çalışma süresinden sayılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda davacının nöbet tuttuğu her bir 8 saatlik süre için 1 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmektedir.Bu kabule göre ise, davacının günlük 2 saat fazla çalışma yaptığı gözetilerek fazla çalışma ücret alacaklarının hesaplanması gerekmekte olup, yazılı şekilde verilen karar hatalı bulunmakla bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.