1. Hukuk Dairesi 2015/5733 E. , 2017/7311 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ve katılma yoluyla davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı, ... Belediyesinden ihale yoluyla satın aldığı 35843 ada 3 parsel sayılı taşınmazına davalıların haksız yere bina yapmak suretiyle elattıklarını, noter kanalı ile ihtar çektiği halde sonuç alamadığını ve ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/966 Değişik İş sayılı dosyasından tespit yaptırdığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, muhdesatların yıkımına ve taşınmazın boş olarak teslimine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, çekişme konusu yere zilyet olduklarını, tapu tahsis belgelerinin bulunduğunu, şuyulandırma neticesinde dava konusu yere karşılık başka parseller verildiğini, ancak yapı ve muhdesat bedellerinin ödenmediğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmadan elattıkları, işgalin İmar Kanunu"nun 18. maddesinin uygulanmasından kaynaklandığını kanıtlayamadıkları gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen karar Dairece "...öncelikle çekişme konusu imar parselinin geldisi olan taşınmazın tapu kaydının tedavül kayıtlarının ve krokilerinin getirtilmesi, öte yandan davalıların dayandıkları belgelerin dayanakları ile birlikte ilgili mercilerden eksiksiz temin edilmesi, ondan sonra kadastral ve imar kayıtları ile davalıların dayandıkları tapu tahsis belgelerinin mahalline keşfen uygulanarak ve belediyeden gelen yazı cevapları da dikkate anılarak mevcut müdahalenin imar uygulaması nedeniyle oluşup oluşmadığının ve çekişmeli taşınmazda davalıların imar öncesinde hukuken korunmaya değer bir haklarının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, müdahalenin imar uygulaması ile oluştuğunun ve davalıların imar öncesi bir haklarının bulunduğunun belirlenmesi halinde, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi, öte yandan imar öncesi davalıların mirasbırakanlarının haklarının bulunduğunun ortaya konulması halinde ise dava dışı mirasçıların da davada yeralmalarının sağlanması gerektiğinin düşünülmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve uygulama ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılma neticesinde depo edilen bina ve levazım bedellerinin davalılara ödenmesi ile müdahalesinin men"ine, yapı ve muhdesatların kal"ine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 35843 ada 3 parsel sayılı 653m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmazın Mamak Belediyesi adına imar işlemi ile kayıtlı iken 04.10.2006 tarihli satış işlemi ile davacı adına tescil edildiği, davalı ..."in dava konusu taşınmazda bulunan 172 kapı nolu yapısı için 22.04.1983 tarihli müracatı sonrası tüm sorumlulukları yerine getirerek 21.01.1985 tarih ... numaralı Tapu Tahsis Belgesi verildiği, dava konusu taşınmazın tamamının davacıya satılması neticesinde davalı ..."in hak sahibi olması sebebiyle dava dışı 39786 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan yer verildiği, davalı ..."un ise mirasbırakanı ... ... "in dava konusu taşınmaza komşu imar öncesi kadastral 96 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğu, 10.06.1983 tarihli başvuru ve müracaat formunun bulunmasına rağmen tahsis belgesinin bulunmadığı, söz konusu eski ahır(depo) nitelikli taşınmazın kısmen dava konusu 3 ve kısmen dava dışı 2 parselde kaldığı, mirabırakan ..."in 96 parseldeki payının imar uygulaması sonrası 35881 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda davalı ... yönünden tapu tahsis belgesi bulunduğu ve korunmaya değer hakkı olduğu gözetilerek bedel depo ettirilmek suretiyle yıkım kararı verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davalı ..."in bu yöne değinen temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden reddine.
Davalı ..."in yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazları ile davalı ... ve davacının temyiz itirazlarına gelince;
Hükmüne uyulan 15.11.2012 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere, korunmaya değer hakkı olan kişi tarafından yapılan binanın imar parseli içerisinde kalması halinde yapı bedeli ödenmek suretiyle yıkım kararı verileceği kuşkusuzdur.
Öte yandan; 3194 sayılı Yasanın 5. maddesinde "...Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir..." şeklinde ve 20. maddesinde "a) Kuruluş veya kişilerce kendilerine ait tapusu bulunan arazi, arsa veya parsellerde, b) Kuruluş veya kişilerce, kendisine ait tapusu bulunmamakla beraber kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş oldukları tahsis veya irtifak hakkı tesis belgeleri ile; imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabilir." şeklinde öngörülen yapıların korunmaya değer olduğu da açıklanmıştır.
Ayrıca belirtilmelidir ki; bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.O halde; tecavüz imar uygulaması sonucu oluştuğuna göre tecavüzün tarafların kendi irade ve arzuları dışında idari bir kararla oluştuğu gözetilerek tecavüzlü yapının malikine kusur atfedilemeyeceği, bu durumda davanın açılmasına sebebiyet verdiği de söylenemeyeceğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı tartışmasızdır.
Somut olayda, davalı ..., çekişmeli imar parseline komşu 96 kadastral parsel sayılı taşınmaza babası tarafından yapılan yapının imarla taşkın hale geldiği savunmasında bulunmuş, ne var ki, mahkemece bu husuta hükme yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak davalı ..."un babasının paydaşı olduğu kadastral 96 parsel sayılı taşınmaz ile imarla oluşan dava konusu 35843 ada 3 parsel sayılı taşınmazın çakıştırılması, yapının 96 parsel sayılı taşınmaza yapılıp yapılmadığının, taşkınlığın imarla oluşup oluşmadığının saptanması, bu husların bilirkişi raporuna açıkça yansıtılması, eğer yapı 96 parsel sayılı taşınmaza yapılmış ve imarla taşkın hale gelmişse yapı maliki mirasbırakan ..."in tüm mirasçılarının davaya dahil edilmesi, ayrıca yukarıda belirtilen yasal mevzuat çerçevesinde korunmaya değer yapı olup olmadığının tespiti, davalı ... yönünden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazı belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.