3. Hukuk Dairesi 2016/15213 E. , 2017/3659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davalıların aile reisi olduklarını, oğullarına özen göstermediklerini, çocuğun 08.07.2009 tarihinde orman yangınına neden olduğunu, yangının idarelerince söndürüldüğünü, kamu zararı oluştuğunu ileri sürerek; 19.568.43 TL"nin 08/07/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur .
Davalılar vekili, cevap dilekçesi ile; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, yangının çocuk tarafından çıkartıldığına dair kanıt olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir .
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 2016/946 E., 2016/1169 K. ilamı ile "Dava konusu uyuşmazlık; davalıların, reşit olmayan çocuğunun eylemi nedeni ile oluşan maddi tazminat talebinden kaynaklanmaktadır. Davalılar hakkında açılan bu dava, 4721 sayılı yasanın 369.maddesi kapsamında olup, ev başkanının sorumluluğu esasına dayanmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4/1. maddesi; 4721 sayılı Medeni Kanun’un İkinci Kitabı’ndan (Üçüncü Kısım hariç olmak üzere ) (TMK.md.118-395, 5133 sayılı Kanun md.2-3) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesi’nde bakılacağını hükme bağlamıştır. Olayı gerçekleştirenin (davalıların reşit olmayan çocuğunun) yargılama sırasında reşit olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Somut olayda; uyuşmazlığın, Aile Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Eldeki davada, mahkemece; dava konusu uyuşmazlık hakkında, kadastro teknisyeni, itfaiye çavuşu ve orman mühendisi bilirkişilerden rapor alınmıştır. Orman mühendisi ve kadastro tekniyesi bilirkişilerin hazırladığı raporlarda, olayın meydana geldiği ve yangın söndürme faaliyetlerinin yapıldığı arazinin orman sayılmayan yerlerden ve tapulu arazi olduğu belirlenmiş ise de, yangının meydana geldiği yerin ormana mesafesi tespit edilmemiş olduğundan, bu kapsamda söz konusu raporlar denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte değildir.
Bu durumda, yangının meydana geldiği ve söndürme faaliyetlerinin yapıldığı yerlerin ormana mesafesinin tespit edilerek, yangının meydana geldiği mevsim ve meydana geldiği tarihteki rüzgarın etkisi de nazara alınarak, orman mevzuatı çerçevesinde değerlendirme yapılması, orman için tehlike oluşturabileceği kanaatine varılması halinde, denetime elverişli ve ayrıntılı bir şekilde tespit edilecek yangın söndürme masraflarının davacıya iadesi yönünde hüküm kurulması gerekirken, mahkemece eksik bilirkişi raporlarına dayanarak, yazılı gerekçe ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.