3. Hukuk Dairesi 2015/17961 E. , 2017/3698 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, davalının ... Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü personeli olarak çalıştığını, Maliye Bakanlığı Muhakemat Genel Müdürlüğü Başkontrolörleri tarafından düzenlenen 06/10/2008 tarih ve 77/CR.1/8 sayılı inceleme raporu ile Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü"nde görevli personele 2004 ve takip eden yıllarda sosyal yardım ödemelerinden eksik gelir ve damga vergisi kesintisi suretiyle fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini beyanla ; (fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla) davalıya yapılan 2.758,13 TL fazla ödemenin ödeme tarihi olan 20/03/2009 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; cevap dilekçesinde davacı idarenin talebine konu zararın idare görevlisi Gümrük Müdürü ve Tahakkuk memurunun kusur ve ihmali ile bilgi eksikliğinden kaynaklandığını, kamu zararı kapsamına girmediğini, yasal süreler geçtikten sonra haksız ve fahiş talepte bulunulduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir .
Mahkemece; davaya konu yapılan alacağın 60 günlük idari dava açma süresi içinde İdare Mahkemesi"nde dava konusu edilmediğinden bahisle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dosya kapsamından, davalıya yapılan fazla ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığının iddia ve ispat edilemediği, ödemenin idarenin şart tasarrufa dayanmadığı, hatadan kaynaklandığı , bu davanın ise 11.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
27.01.1973 tarih, 1972/6-1973/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “1-Yokluk ile mutlak butlan halleri hariç ve kişinin gerçek dışı beyanı veya hilesi de sebebiyet vermemiş olmak kaydıyla idarenin yanlış şart tasarrufunu (özellikle yanlış intibak işlemini) ancak iptal davası süresi veya kanunlarda özel bir süre varsa bu süre içinde yahut iptal davası açılmışsa dava sonuna kadar, geriye yürür şekilde geri
./..
alabileceğine, 2- Bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geriye yürür şekilde geri alınmayacağına, 3- Bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri alınması halinde geri alma gününe kadar doğmuş durumların, parasal sonuçları da dahil olmak üzere, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması gerektiğine, 4- Bu nedenle yanlış işlemin (intibakın) bu süreler geçtikten sonra geri alınması durumunda geri alma gününe kadar ödenmiş bulunan fazla paraların (aylıkların) hukuken geçerli bir nedenle ödenmiş bulunduğunun kabulü gerekmesi karşısında artık sebepsiz zenginleşme söz konusu olamayacağından,sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak geri istenemeyeceğine” karar verilmiştir.
İdari işlemler maddi mahiyetlerine göre “şart işlemler” ve “subjektif işlemler” diye ikiye ayrılmaktadır. Şart işlemler veya durum işlemler (actes-condition), bir kişiyi veya bir şeyi hukuk kurallarınca önceden tespit edilmiş bulunan, genel, objektif ve kişilik dışı bir hukuki statüye (duruma) sokan veya böyle bir statüden çıkaran işlemlerdir. Şart işlemde işlemin içeriği, statüsel niteliktedir, yani önceden kişilik dışı ve objektif olarak belirlendiğinden yaratılan hukuki durum, o durum içine sokulacak herkes için geçerlidir. Şart işlemlerin en bilinen örneği memur atama işlemidir. Şart işlemler lehine oldukları kişilere subjektif haklar bahşetmezler, bu haller onların şahsına verilmiş haklar değil, bulundukları statüden kaynaklanan haklardır.
“Subjektif işlemler (actes subjectifs)” ise, bireysel hukuki durumlar doğuran ya da bireysel hukuki durumlarda değişiklik yaratan işlemlerdir.
İdarenin parasal ödeme kararları (decisions pecuniaires), hak yaratıcı işlemler (şart tasarruf işlemleri) niteliğinde değildir. İdarenin para ödeme kararları kanunla öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, hak sahibi haline gelmiş kişilere belli bir paranın ödenmesi kararı niteliğindedir. İdarenin aldığı ödeme kararı “tespit edici” niteliktedir, hak yaratıcı işlem değildir. Bu işlemlere konu olan hak, bu kararların alınmasıyla değil, kanunun öngördüğü koşulların gerçekleşmesi ile ortaya çıkar. Söz konusu kararlar ortaya çıkmış hakkı tespit ederler. Dolayısı ile ödeme kararlarında bir hata olmuş veya bir hukuka aykırılık yapılmış ise (hak etmediği halde ödeme yapılmış ise) bu karar iptal edilebilir veya geri alınabilir. Bu ödeme kararlarına ilişkin memur maaşları, lojman tazminatı, teşvik pirimleri ödenmesi v.s. girmektedir (Prof.Dr.Kemal Gözler, İdare Hukuku 1.Cilt Bursa 2003).
Dava konusu alacağın konusu, idarenin sosyal yardım ödemelerinden eksik gelir ve damga vergisi kesintisi suretiyle davalıya yapılan fazla ödemelerdir .
Yukarıda açıklandığı gibi dava konusu fazla ödemenin idarenin bir şart tasarrufuna dayanmadığı, salt hatalı ödemeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki; HGK.nun 05.12.1984 tarih 387-997 sayılı kararı ile İ.B.K.nın idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapandan geri alınamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bununda idareyi işlemez duruma getireceği gerekçesi ile savunulamayacağı kabul edilmiştir.
Bu durumda, dava konusu hatalı ödemenin TBK"nun 77-82 (BK"nun 61-66) maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılarak ve ayrıca davalının zamanaşımı def’inde bulunduğu hususu da dikkate alınarak, oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece; yazılı gerekçe ile davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
../...
2-) Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ;
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.