1. Hukuk Dairesi 2016/5547 E. , 2017/7428 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar korkutma hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, maliki oldukları 2490 ve 4364 parsel sayılı taşınmazların borca karşılık olarak davalıların birtakım hileli hareketleri ile devrettiklerini, devirlerin korkutma ve baskı altında yapılmış olması nedeniyle geçersiz olduğunu, davalıların işbirliği içinde hareket ettiklerini, davalılar aleyhine açılan ceza soruşturmalarının ve tefecilik iddiasıyla açılan ... Asliye Ceza Mahkemesi 2009/427 Esas sayılı dosyasında görülen davanın devam ettiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescili isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunmuş, davacıların iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, süresinde açılmayan ve ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği gibi ikrah (korkutma), bir kimsenin başka surette yapmayacak olduğu bir hukuksal işlemi bir kötülüğün kendisinin veya yakınlarının başına gelebileceğini görerek yapmasına neden olan ürkütülmedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi ya da yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nın 39. md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nin çekişme konusu taşınmazların maliki iken 2490 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını önce oğlu olan davacı ...’e devrettiği, daha sonra bu payın sırasıyla ... ... , ..., ... ve ...’a satış suretiyle devredildiği, davacı ... üzerinde kalan 1/2 payın ise davacı ... aleyhine ... İcra Müdürlüğü’nün 2007/1755 Esas sayılı takip dosyasında satışa çıkartılması sonucunda ... adına tescil edildiği, bu kişi tarafından da ...’a devredildiği, taşınmazın halen ... adına kayıtlı olduğu, 4364 parsel sayılı taşınmaza yine davacı ... malik iken, ...’ye vekaleten oğlu ...’in 1/12 payını ...’a devrettiği, ...’ın da ...’a devrettiği, ... tarafından da ...’a devredildiği, kalan payın ise sırasıyla ..., ... ... ... ’a devredildiği, taşınmazın halen daha davalı ... adına kayıtlı olduğu, davacılar tarafından davalılar ve dava dışı üçüncü kişiler adına resmi belgede sahtecilik, tefecilik, dolandırıcılık iddiaları ile soruşturmalar başlatıldığı, soruşturmaların bir kısmında takipsizlik kararı verildiği ancak ... Asliye Ceza Mahkemesi 2009/427 Esas sayılı dosyasındaki tefecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla açılan davanın yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Kabul edilmelidir ki, TBK"nın 39. (BK"nın 31.) maddesindeki sürenin işlemeye başlamasında, iradeyi sakatlayan nedenin (korkutma) önem derecesi ancak iradesi sakatlanan kimse tarafından doğru şekilde takdir edilebilir. Olaya bu açıdan bakıldığında ikrahın(korkutmanın) önemini yitirdiği an, iradesi sakatlanan kişi için korkunun silindiği, diğer bir deyişle korkutan kişi ya da kişilerin yarattığı korkutmadan kaynaklanan zarar görebilme yönündeki endişenin ortadan kalktığı, kendisini psikolojik açıdan güven içerisinde hissettiği andır. Davacıların şikayeti ve ceza davasına katılması, ceza soruşturmasının başlaması, ceza davasının açılması gibi hususlar salt korkunun ortadan kalktığını gösteren etkenler olarak sayılamaz.
Hal böyle olunca, tarafların tanık da dahil tüm delillerinin eksiksiz toplanması, ... Asliye Ceza Mahkemesi 2009/427 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesi ve ondan sonra TBK"nın 39. maddesindeki sürenin geçip geçmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.