1. Hukuk Dairesi 2015/5782 E. , 2017/7432 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAHİLİ DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar mirasbırakan ...’in kayden paydaşı olduğu 426 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1408/2400 payını 24.03.2008 tarihinde satış suretiyle davalı kızı ..."e mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairece ‘’Somut olaya gelince; mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında aşırı fark bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Öte yandan, herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Davalı taraf ,mirasbırakanın sağlığında tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırmanın yapıldığı ve çekişme konusu taşınmaz bedelini ödediğine ilişkin savunmasını kanıtlayabilmiş değildir. Belirtilen durum karşısında, murisin mirasçılardan mal kaçırma niyeti ile hareket ettiği ve temlikin muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca ,davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken , yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında dava konusu edilen taşınmazdaki paya isabet eden bağımsız bölümlerin davalı ... tarafından devri sonucunda davacı davayı yeni maliklere yöneltmiş, Ulaş ve Keziban davaya dahil edilmiştir.
Dahili davalı ..., tarafları tanımadığını, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümleri yatırım amaçlı satın aldığını, dahili davalı ... dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek ve bankadan kullanmış olduğu kredi ile emlakçı vasıtası ile satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece son maliklerin muvazaalı işlem yaptığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, Dairenin 12.06.2013 tarihli, 2013/5306-2013/9805 sayılı kararı ile muris muvazaası olgusunun kesinleştiği açık olup mahkemece HMK’nın 125. maddesi gereği davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak işlem yapılmasında isabetsizlik yoktur.
Burada üzerinde durulması gereken HMK’nın 125. maddesi uyarınca davada yer alan dahili davalı ... ve Keziban’ın iyiniyetli olup olmadığı hususudur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı ...’in 26.5.2010 tarihinde dava dışı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediği, bu sözleşmeye göre ...’e 3 adet bağımsız bölümün verileceğinin kararlaştırıldığı, 02.07.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna göre ...’in payına 7, 9 ve 11 nolu bağımsız bölümlerin isabet ettiği, mahkemece davanın reddine dair verilen 30.11.2012 tarihli ilk karardan sonra 09.01.2013 tarihinde ... adına kayıtlı 7,9 ve 11 nolu bağımsız bölümlerden ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığı, 12.06.2013 tarihinde Dairece kararın bozulduğu, çekişmeli 7 ve 9 nolu nolu bağımsız bölümlerin davalı ... tarafından 21.08.2013 tarihinde dava dışı ... ... ’ya, ... ... tarafından da 28.08.2013 tarihinde dahili davalı ...’a devredildiği, 11 nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından 28.06.2013 tarihinde dava dışı ... ... ’a, ... ... tarafından da 26.08.2013 tarihinde dava dışı ... ... ’ye ve ... ... tarafında da 16.09.2013 tarihinde dahili davalı ...’a temlik edildiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere kötüniyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re’sen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.l99l tarihli l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olayda, dahili davalı ...’ın, yargılama sırasında taşınmaz üzerine mahkemece konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması için dilekçe ibraz eden yüklenicinin vekili olduğu, vekil sıfatıyla bizzat duruşmalara da katıldığı, dosyanın geçirdiği aşamalardan haberdar olduğu, avukat olması sebebiyle 12.06.2013 tarihli bozma ilamının hukuki sonuçlarını da bilebilecek durumda olduğu gözetildiğinde iyiniyeli olarak kabul edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan; dosyada mübrez kolluk araştırma tutanağına göre 7 nolu bölümde davalı ...’in oğlu ...’ın oturduğu, dahili davalı ...’ın 7 nolu bağımsız bölümü 2013 yılında satın almış olmasına rağmen içinde oturanlara karşı yasal işlem başlatmadığı, dahili davalı ... tarafından temlik alınan 7 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin ara malik kullanılmak suretiyle el değiştirdiği açık olup tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde dahili davalı ...’ın da iyiniyetli olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, dahili davalıların iyiniyetli olmadıkları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.Başkan