3. Hukuk Dairesi 2016/16121 E. , 2017/3792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı olan babası ile annesinin boşandıklarını, velayeti anneye bırakılan davacıya iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak davalının bu güne kadar kızı ile bakıp ilgilenmediği gibi bir nafakada ödemediğini , müvekkilinin ....2. sınıf öğrencisi olup, herhangi bir yerden gelirinin olmadığını, davalının ise turizmle uğraştığını, ileri sürerek davacı yararına aylık 1.000 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, babası ..."a davacı kızının okul masraflarını karşılaması için para gönderdiğini, bu paraların davacının babası tarafından ...."a verildiğini; yardım nafakasını müşterek çocuğun hem annesi hem de babasından talep edebileceğini; sadece babadan nafaka talep edilmesinin hak ve nesafet kurallarına aykırı olduğunu; davacının Kredi ve Yurtlar Kurumundan burs ve kredi aldığını, okulunu bitirdiğini ve çalışmaya başladığını; müvekkilinin, ikinci evliliklerinden iki çocuğu olup, bu çocukların aylık giderlerinin 2.500,00 TL’nin üzerinde olduğunu, ayrıca müvekkilinin Yapı Kredi Bankasından konut kredisi kullandığını, Turizm sektöründe mevsimlik çalışıp, geçimini ikinci evlilik yaptığı kişinin yakınlarının desteği ile sürdürdüğünü belirterek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı yararına aylık 350 TL yardım nafakası takdiri ile her ay davalı babadan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 2013/18728 Esas 2014/2617 Karar sayılı 20.02.2014 tarihli ilamıyla;
"Olayımızda, davalının usulüne uygun olarak çağrılmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından yokluğunda yapılan tahkikat sonunda oluşturulan hükmün sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle, bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile; dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL yardım nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere; bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir
Somut olayda, davacının ilk kararı temyiz etmemesi ve bozma kararına uyulması ile davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacı lehine bozma öncesi hükmedilen aylık 350 TL yardım nafakasının arttırılarak aylık 1.000 TL hükmedildiği anlaşılmaktadır. Davalı yararına oluşan müktesep hakkın ihlal edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde; mahkemece, bozma ilamına uyulması ile birlikte davalı yararına usuli müktesep hak oluştuğu dikkate alınarak, davacının temyiz etmeyerek hakkında kesinleşen nafaka miktarı (350 TL) ile sınırlı olarak hüküm kurulması gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINAve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.