Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17826
Karar No: 2017/3837
Karar Tarihi: 27.03.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17826 Esas 2017/3837 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2015/17826 E.  ,  2017/3837 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar vekili (asıl davada), davacılar ile davalının kardeş olduklarını, üç kardeş arasında, Ilgaz adet ve örflerine uygun olarak ortaklık akdedildiğini, .... düzenlenen 04/11/1977 tarih ve 1681 yevmiye numarası ile tasdikli 99 yıl süreli, bedelsiz ve kira bedeline karşılık olarak gelir şartlarını içeren bir sözleşme yapıldığını, buna göre tarafların müşterek maliki oldukları tarla üzerinde benzinlik istasyonu işletmeciliği için anlaştıklarını, ancakkurulan bu benzin istasyonunun kira sözleşmesine dayalı olarak getirdiği gelirin ortaklar arasında paylaşılamadığını, bunun dışında tarafların birlikte, nakliyecilik, kereste atolyesi işletmeciliği ve zirai faaliyetlerinde bulunduklarını, davalının büyük abi sıfatı ile benzin istasyonunu ve ortaklık geliri ile elde dilen diğer taşınır malları kendi adına tescil ettirdiğini, yine tarafların müşterek malik oldukları arsa üzerine yapılan iki blok halindeki taşınmazda, yapımı tamamlanmış masrafsız bölümlerin davalı adına, yapımı devam eden inşaat halindeki diğer bölümlerin isa davacılar adına tescil edildiğini, davalının 2006 yılı ocak ayı itibari ile kardeşlerine ortaklığın sona erdiğini söyleyerek, suni bir takım kavgalar ile otuz yıla yakın süren ortaklığı adil olmayan bir biçimde sona erdirdiğini belirterek, davacıların ortaklık gelirinden doğan alacaklarının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

    Davacı ... vekili (2013 /88 E. dayılı birleşen davada), davacının 2006 yılında davalı ..."ın 14028 işyeri numarası ile kayıtlı iş yerinden emekli olduğunu, 02/01/1986 tarihinden 15/12/2006 tarihine kadar çalıştığı dönemlerde işçi alacağını işverenden alamadığını, davalı ile davacının abi kardeş olduğunu, aradaki güven ilişkisi sebebiyle davalının kardeşi olan müvekkiline hiç bir ücret ödemeden ailevi geçimsizlik nedeniyle işten çıkardığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maaş alacağı, 1.000,00 TL kıdem tazminatı alacağı, 1.000,00 TL ihbar tazminatı alacağı, 1.000,00 TL fazla mesai ücreti alacağı, 1.000,00TL yıllık izin ücreti alacağı, 1.000,00 TL hafta sonu tatili, resmi tatil, bayram tatili ücreti alacağının, hakkın doğduğu tarihten itibaren işleyecek banka mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığı, talebin adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu gerekçesi ile dosyasının, asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Davacı Hayrullah Yumrutaş vekili, (2013/47 E. sayılı birleşen davada), davacının 1995 yılında davalı ..."ın 14028 işyeri numarası ile kayıtlı iş yerinde çalışmaya başladığını, 02/01/1995 tarihinden 15/12/2006 tarihine kadar çalıştığı dönemlerde işçi alacağını işverenden alamadığını, davalı ile davacının abi kardeş olduğunu, aradaki güven ilişkisi sebebiyle davalının kardeşi olan müvekkiline hiç bir ücret ödemeden ailevi geçimsizlik nedeniyle işten çıkardığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maaş alacağı, 1.000,00 TL kıdem tazminatı alacağı, 1.000,00 TL ihbar tazminatı alacağı, 1.000,00 TL fazla mesai ücreti alacağı, 1.000,00TL yıllık izin ücreti alacağı, 1.000,00 TL hafta sonu tatili, resmi tatil, bayram tatili ücreti alacağının, hakkın doğduğu tarihten itibaren işleyecek banka mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığı, talebin adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu gerekçesi ile dosyasının, asıl dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Davalı vekili (asıl ve birleşen davalarda), davacıların açmış olduğu davanın esas bakımından yersiz olduğunu, dava konusu alacağın niteliği itibariyle 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, dava tarihinden 5 yıl öncesine dayalı taleplerin zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttikleri benzin istasyonunun kurulduğu gayrimenkulun 1/3 hissesinin davalıya ait olduğunu, davalı ve davacıların benzin istasyonu işletmeciliği haricinde nakliyecilik ve kereste atolyesi işletmeciliği de yaptıklarını, tarafların aralarında anlaşmaya vardıkları 23/03/2006 tarihinden önce, benzin istasyonu, kereste atölyesi ve nakliyecilik işlerinin resmiyette kayıtlarının davalı adına kayıtlı olduğunu ancak bu işlerin yapılmasından ötürü elde edilen gelirle her üç kardeşin de giderlerinin karşılandığını, 2006 tarihine kadar taraflar arasında bu konuda herhangi bir sorun olmadığını, ortak çalışmaya kardeş çocuklarının dahil olması ile birlikte sorunlar başladığını, bu nedenle tarafların 26/03/2006 tarihinde anlaşarak iş yerlerini ve kazanımlarını paylaştırdıklarını ve tarafların birbirinden herhangi bir alacağı olmadığı ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.

    Mahkemece, tüm dosya kapsamında asıl ve birleşen dava dosyaları yönünden talep edilen alacağa ilişkin iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Asıl ve birleşen davalar yönünden, davacıların talebi; taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ortaklıktan doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
    Somut olayda, tüm taraflarında kabulünde olduğu üzere taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu açıktır. Davacılar ile davalının adi ortaklık oluşturdukları sabit olduğuna göre taraflar arasındaki ihtilafında bu hususu düzenleyen yasa maddeleri uyarınca çözümlenmesi gerekir.
    Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
    Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
    Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise "Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
    Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmü yer almaktadır. Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)

    Keza, aynı yasanın kazanç ve zarara katılma başlıklı 623. maddesine göre de; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
    Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
    Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir." hükmünü ihtiva etmektedir.
    Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle, ortaklık sözleşmesi gözetilmek suretiyle taraflardan anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK"nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    Bütün bu açıklamalar ışığında; mahkemece, öncelikle davacının dava dilekçesinde belirtmiş Ilgaz Noterliğince düzenlenen 04/11/1977 tarih ve 1681 yevmiye numaralı işlem evrakının onaylı sureti dosya içerisine alınarak, ardından uyuşmazlığın, yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yanılgılı ve eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi